Aşk böyle yaşanır

La Mekan

Üye
Kademeli
"Aşk", baş tacı edilecek, kalbin en temiz yerinde saklanacak bir duygu iken; maalesef onu ayağa düşünenler oldu. Aşklarını ayağa düşüren insanlar ise, ne yazık ki kendileri de ayağa düştü.
"Aşk" diye ete-kemiğe sarılanlar, "aşk" diye her türlü değerleri ayaklar altına alanlar, aşktan nasipsiz insanlardır. Çünkü aşk insan ruhunu temizler, olgunlaştırır, kişiyi ulvi duygularla donatır.
Günümüz insanının ve özellikle de günümüz gençlerinin en fazla problem yaşadığı konuların başında "aşk" gelmektedir.
Okuyucularımdan bana ulaşan mektupların önemli bir kısmı, "aşk" konusuna yer vermekte, aşkla ilgili hatıralar, acı-tatlı olaylar sunmakta ve bilgiler istemektedir.
"Aşk Böyle Yaşanır" kitabı; "aşk" diye yanlış ilişki içinde olan ve çok zaman da bu uğurda kişilik değerlerini yitiren bazı insanlara örnek olması, dileğiyle hazırlanmıştır.
Bu kitap; baştan sona kadar yaşanmış ve nefes kesen ibretli olaylarla doludur. İnanıyorum ki bu kitabı okuyan bir insan asla yanlış bir "aşk" yaşamayacaktır.
Kalbinizde, ailenizde ve çevrenizde pırıl pırıl, dupduru bir sevgi bağının oluşması dileğiyle
nokta.gif
. İmanınız ve insanlığınız aşkınız olsun.

Halit ERTUĞRUL


AŞK BÖYLE YAŞANIR
LEYLA İLE MECNUN EFSANESİ GİBİ
Göz yaşlarımı sile sile bir hal olmuştum. O güne kadar kalbimin böylesine dayanılmaz bir heyecan içinde çarptığını hiç hatırlamıyorum. Anlatılan olaylar o kadar yakıcı ve o kadar hazindi ki, dayanmak mümkün olmuyordu. Bu aşk hikâyesi dünyamı allak-bullak etmişti.
İnanılmaz bu olaylar serüveninde bazen göğüs kafesim daralıyor, bazen de ibret ve hayret içinde "Allah Allah, bu kadar da oluyor ha" diye kendi kendime mırıldanıyordum. Çünkü yaşanan bu gerçek aşk hikâyesi, çok etkileyici, çok çarpıcı ve çok düşündürücüydü. Bu yüzden "Gerçek aşk, böyle yaşanır" demekten kendimi alamıyordum. Sanki ünlü Leyla ile Mecnun efsanesi yeniden yaşanıyordu.
Dayanamadım.
- Dur, Allah aşkına, dedim. Bu anlatılanlar öyle basit şeyler değil. Bunları dinleyenler de birkaç kişiden

10
ibaret kalmasın. Bu tertemiz, dupduru aşk hikâyesine, "aşk" diye her türlü rezaleti yaşayan günümüz insanlarının çok ihtiyacı var. Bu gerçek aşkı, onlar da duymalı ve dinlemeli ki "Aşk dediğin böyle yaşanmalı, bizimki aşk değil, insan pazarlama" diyebilsinler.
Kazalardan, felaketlerden ve çeşitli hastalıklardan dolayı yatağa mahkûm olmuş, altın kalpli pırıl pırıl bir erkekle; melekler gibi tertemiz bir hanımın yürekler yakan bir dramdaki aşklarını not etmeye karar verdim. Çünkü bizi saatlerdir ağlatan bu aşk öyküsü, "aşk" diye hayatı zehir edenlere sunulmalıydı. Sunulmalıdır ki, gerçek aşkın büyüsü, sihiri ve hazzı anlaşılsın.
Yatağa mahkûm olmuş tığ gibi delikanlı ile, bir namus ve sevgi abidesi genç bir hanımın anlattıkları "Gerçek aşk hikâyesi"ni dinlemeye başladık.

HİKMET İLE İFFET
Dayanabilenler buyursun
nokta.gif
.

Evin beyi Hikmet, o tatlı ve masum üslubuyla anlatmaya anlatıyordu:
- Hocam ben hanımımla hemşehriyim. Aynı mahallede büyüdük. İlkokulda, ortaokulda beraber okuduk. Hanım ortaokuldan sonra okumadı. Ben ise liseye devam ettim.
Hanım tarafı mahallenin en zenginiydi. Biz ise, tam tersine en fakiriydik. Yani bırak bu hanımla evlenmeyi hayal etmek, onların evlerinin önünden bile geçemezdik. O kadar çok farklı hayat düzenimiz vardı.

11
Allah için hanım da çok güzeldi. O çevrede dan daha güzel bir kız yoktu. Ben ise, esmer, garip ve kendisine çok iyi bakamayan sıradan birisiydim. Bu iki tarafın nasıl olup da bir araya gelmesine ben de şaşırıyorum. Demek ki, Allah yazınca, "ol" deyince, her şey oluyor.
Ortaokul son sınıftayken bizim hanıma karşı içten içe bir sevgi ve bir ilgi duyuyordum. Ama bunu açıktan belli etmem ne mümkün? O kim, ben kimim? Sonra ailesi duysa bizi parçalar, oralardan sürgün eder. Çünkü onların çevresi çok, belâlı insanları var, mal-mülk çok fazla, istediklerini yaptırırlar.

RÜYA GÖRMÜŞTÜK
Ortaokulu bitirdiğim yıl bir rüya görmüştüm. Rüyamda bir yaşlı adam bana "oğlum" dedi. Sen bu kızı alacaksın. Ama çok zor olacak. O kızdan vazgeçme, o kız dünya iyisi bir kızdır."
Uyandım, çok şaşırdım. Bu ne biçim bir rüyaydı. Hani adı rüya ya, olmazları oldu eden, bir rüya işte
nokta.gif
.

İnanmak şöyle dursun, hayal bile edemezdim. Nasıl edeyim? O kızın bu halimle bana varması, bana varmak istese bile, bana vermeleri imkânsız. Duysalar kargalar bile güler.
Hani hanımı içten içe seviyorum ya? Çocukluk işte
nokta.gif
. Biraz da bir ümit oluşmuş olacak ki, rüyayı rahmetli anama anlattım.

Anam çok kızdı.
- Sakın ha oğlum, dedi. Böyle bir şey varsa derhal unut. Kimselere de söyleme. Başımıza belâ gelir ve kan çıkar.

12
Biz kimiz, onlar kim? Akla kara, uzunla kısa, aydınlıkla karanlık bir araya gelir mi? İşte bu da öyle
nokta.gif
. O kıza yüksek adamlar, zenginler talip olur. Haddimizi bilelim, ağır oturup, ağır kalkalım.

Hanım da şimdi Allah için ayrı, farklı bir kızdı. Çok ama çok iyilere lâyıktı.
- Yani siz iyi değil misiniz? Diye gülüştük.
- Böyle iyilik mi olur hocam, diyerek mağdur haline bakıp, gözleri doldu.
Yanında hazır vaziyette bekleyen hanımı hemen devreye girdi.
- Sen benim hem ağamsın, hem paşamsın. Ben başka iyileri ne yapayım? Seni bana Allah yazdı. O ki en iyisini yazar.
Bu çok anlamlı duygu yoğunluğu karşısında yeniden gözlerimiz nemlenmişti.
Devam etti
nokta.gif
.

- Hanım, okulun en terbiyelisi, en çalışkanı ve en gösterişlisiydi. Öyle cırt-pırt birisi değildi. Sormadan cevap vermez, öyle oldum olası şeylere karışmaz, hoşa gitmeyen ve göze batan çirkin bir davranışı olmazdı.
Öğretmenlerimiz hanıma "hanım-hanımcık" derlerdi.
- Ya siz? Diye sordum.
- Yahu ben öyle bir çocuktum işte
nokta.gif
. Göze çarpmayan, işe yaramayan, hele hanımın dengi hiç olmayan birisiydim.

Ama Allah nasip etti işte
nokta.gif
. Ama ne büyük maceralar yaşadık ki, anlat anlat bitmez
nokta.gif
.


13
Ha şunu unuttum.
Benim rüya gördüğüm gece, aynı rüyayı hanım da örmüş.
Hele anlat da hocam dinlesin
nokta.gif
. Adı da "İffet" olan dr iffet, bir namus ve bir nezaket örneği evin hanımı, kocasının ısrarı karşısında utana sıkıla anlatmaya başladı.

- Evet aynı gün, aynı gece bir rüyada ben görmüştüm.
Beyimin anlattığı gibi bir yaşlı adam gördüm.

SİZ BİRBİRİNİZLE EVLENECEKSİNİZ
- Kızım, dedi. Sen o çocukla evleneceksin. Allah sana böyle bir imtihan verdi. Ama imtihanın sonu hayırlı olacak. Çok acılar çekeceksin ama korkma yardımcın Allah'tır.
Ben de bu rüyadan çok etkilenmiştim. O zaman ben de beyime karşı bir sevgi duyuyordum. Ondan daha fazla göze görünümlü olanlar dururken niçin bu çok fakir bir aile çocuğuna bu ilgiyi duyuyordum ama bilmiyordum. Hiçbir geçerli neden yoktu.
Yalnız benim bir tavrı çok hoşuma giderdi. Çok dürüst ve asla yalan söylemezdi. Bir de çok fakir bir aile çocuğu olduğu için devamlı kendi dünyasında ve mahcubiyet içinde olurdu.
Beyimin elbisesinin eskimiş olduğunu ve ayakkabısının da yırtığını görünce çok acırdım. Hep harçlığımı onunla paylaşmak isterdim ama cesaret edemezdim. Şimdi Rabbim birlikte bir hayatı paylaştırıyor. O isterse her şey olur.

14
Hanım sustu, gözleri önemli şeylere doğru daldı, gitti. Zihninde bizimle paylaşmadığı çok önemli konular olduğu belliydi.
- Daha sonra olaylar nasıl gelişti? Diye evin beyi Hikmet'in konuşmasını istedik
- Olaylar çok, acılar daha çok, diyerek bıraktığı yerden konuşmaya başladı.

İLK KONUŞMA

Ben liseye başladım. Hanım da ortaokuldan sonra okumadı. Onun abisinin birisi İstanbul'da oturuyordu. Hanımı da yanma götürdü. Bu arada benim de abim İstanbul'da çalışmaya gidince, ben de onunla birlikte gittim. Hem lisede okuyordum, hem de abimle birlikte sıva ve duvar işçiliği yapıyorduk.
Tabiî bu arada hanımla görüşemiyorduk. Zaten öyle birbirimize gördüğümüz rüyaları anlatarak aşklarımızı anlatmamıştık. Yani birbirimize âşık olduğumuzdan, diğerimizin haberi yoktu.
O büyük Rabbim bizi bir hastanede buluşturdu. Yazın çalışırken benim ayağıma çivi batmıştı. Biz de gerekli bakımı yapamayınca ayağımız şişti. Tedavi için bir özel hastaneye gittim. Gittim ki, ne göreyim hanım orada
nokta.gif
. Ama yanında yengesi de var. Yengesi benim kim olduğumu bilmiyordu. Çünkü o bir İstanbul kızıydı.

Ama şu işe bakın ki hanım benim İstanbul'a geldiğimi de bilmiyordu.
Ben önce görüşmek istemedim. Tenhalaşsın istedim. Ama o beni gördü. Beni görünce nasıl heyecanlandı, nasıl gülleri açtı, yüzünde gülücükler oluştu.

15
O da benim peşimde, benim için buraya kadar gelmiş olduğumu tahmin etmiş.
Yanıma doğru bir hamle yaptı. Ben de bundan cesaret aldım. Yahu korkuyorum. O bir zengin kızı ona sokulan yanar, v
Allah.gif
i
nokta.gif
.

Bu esprisine gülüştük yine
nokta.gif
.

Eşi İffet hanıma döndüm.
- Öyle mi yenge? Diye sordum. Gülümseyerek baş salladı.
- Öyle, dedi. Hikmet’i görünce şok oldum. Ne yapacağımı şaşırdım. Ben de benim peşimden buralara kadar gelmiş zannettim.
- Peki hiç konuşmadınız mı? Hikmet bey araya girdi.
- Haydi anlat, anlat, utanma.
- Konuştuk. Benden adres ve telefon numarası aldı. Niçin geldiğini anlattı. O kadar.
- Yani birbirinize sevginizi ifade edemediniz mi? Bu sefer Hikmet Bey sözü aldı.
- Nerde hocam o yürek bizde
nokta.gif
. Yalnızca o yakınlık, o sıcaklık ve o bakışmalarda bir şeyler anladık.

- Peki sonra ne oldu?
- Ne olacak aşk bacayı sardı. Gece gündüz hayaller, planlar ve bir daha nasıl görüşmenin hesapları başladı.
- Görüştünüz mü peki?
- Bir defa daha
nokta.gif
.


16
İLK MEKTUP

Evlerine telefon ettim, İffet çıktı. Kendimi tanıttım. Hal-hatır sordum. Ama heyecandan ne o, ne de ben bir şey konuşabildik.
Yalnızca, "Bir saate kadar evinizin yanında olacağım aşağı in de sana bir emanet vereceğim," dedim
Hanım çok zekiydi. Allah için
nokta.gif
. İnanın "Ne emaneti?" diye sormadan. "Peki" dedi, telefonu kapattı.

-Peki ne emanetiydi?
Hikmet Bey, tatlı bir kahkaha attı.
-Hocam ne emaneti olacak? Mektup tabiî
nokta.gif
.

-Madem bu aileden bu kadar korkuyordun, nasıl cesaret ettin buna?
-V
Allah.gif
i bilemiyorum. Cahillik işte
nokta.gif
. Halbuki bir yakalansam kesin benim pestilimi çıkarırlar.

Buluştuk. Ama korkudan hiç konuşamadık. Yalnızca mektubu verdim, o da aldı, o kadar
nokta.gif
.

Sonra tepkisini öğrenmek için yine telefon ettim. Yine bizimki çıktı.
Korkudan tir tir titriyordum. Bir kelime bile edemiyordum.
Yalnızca,
- Nasılsın? İyi misin? Dedim. Bizimki de;
- Ayağın nasıl oldu? diye sordu. Baktım iyi
nokta.gif
. İşler yolunda.


17
Hanım çok şefkatliydi. Ayağımın yara olması onu
redface.gif
k üzmüştü. Hep benim zavallılığımı, eksiğimi ve noksanımı düşünürdü. Çok olgundu çok
nokta.gif
. Allah razı olsun.

Bu arada hemen İffet Hanıma döndüm.

BU BAŞKA BİR AŞKTI

- Yenge, dedim. O yaşta aşk, sevda, hayal ve evlilik heyecanı gibi gençliği cezbeden şeyler dururken, neden yaşından beklenmedik bir olgunluk içindeydiniz? Bunun sebebi neydi?
- Estağfurullah, diye mütevazı bir giriş yaptı. Hikmet abartıyor. Ben öyle çok mükemmel biri değildim. Ama Allah, Hikmet için bana öyle bir şeyi vermişti ki, onun her şeyinden ben sorumluyum gibi, hep onu düşünür ve onun problemleriyle zihnimi yorardım.
Sanki onu kollamak, onu gütmek ve onu himaye etmek asıl görevim gibi, onun için titrerdim.
Ne yiyor, nerede çalışıyor, harçlığı var mı, hasta mı, başına bir şey mi geldi gibi bir tedirginlik içinde olurdum.
Yoksa konuşalım, gezelim, birbirimize aşk hikâyeleri anlatalım ve evlilik hayalleri kuralım gibi fantezileri hiç yaşamadım. Bir ilgi de duymadım. Benim kalbimi ve dünyamı dolduran Hikmet'in kendisi ve zor durumdaki hayatiydi.
İffet hanım müthiş şeyler anlatıyordu. Aşkın bu türü ne görülmüş, ne de duyulmuştu. Sanki Cenab-ı Hak İffet Hanımı Hikmet'in mağduriyetine hazırlıyordu. Önce ona bu duyguyu vermişti.
İffet hanım devam etti:

18
- Bu arada benim hayatımı değiştiren, belki de daha da olgunlaştıran bazı gelişmeler oldu.

TÜRKÇE ÖĞRETMENİ, RİSALELER'! TANITTI
Aynı apartmanı paylaştığımız Türkçe öğretmeni bir bayan vardı. Kapalı ve dindar bir hanımdı. Bu vesileyle tanıştık.
"Gel seni de hanımlar sohbetine götüreyim" dedi. Sohbet de bir alt kattaymış. Yengemle birlikte gittik.
Orada genç kızlar, öğrenciler, hanımlar Kur'an tefsiri okuyorlardı. Bediüzzaman Said Nursi'nin kitapları olan Risale-i Nurları
nokta.gif
.

Türkçe öğretmeni, Allah razı olsun bizimle ilgilendi. Namazlarımıza başladık, Kur'an okumasını öğrendik, kapandık.
İçime dolan Allah korkusu, iman ve kulluk görevleri bana hayatı daha anlamlı hale getirdi. Artık her olayın, her gelişmenin benim için bir değeri, bir hikmeti vardı.
Kendimi Allah'ıma teslim ettim. Yani bütün olacaklara karşı teslim oldum ve Allah'a sığındım. Zaten olaylar da ondan sonra patlak verdi. Bir anlamda Yüce Rabbim beni çetin imtihanlara hazırlamıştı.
Aynı şeyleri üç aşağı beş yukarı Hikmet'te yaşadı.
İffet Hanımın anlattığı olaylar ne kadar ince, ne kadar ibretli ve ne kadar hayret uyandıracak konulardı. En önemlisi de İffet Hanımın bu olayları anlayacak, yorumlayacak ve dersler çıkaracak olgunlukta olmalıydı.
Benzer olaylarla karşılaşan Hikmet'e döndüm.

19
KENDİNİ ARAYAN ADAM KİTABINI OKUDUM

- Sizin ki nasıl oldu? diye sordum.
- Hocam sorma. Allah bizi öyle bir imtihana hazırlıyordu ki, anlat anlat bitmiyor. Biz de olayların akışını görünce hayret edip, parmak ısıtıyorduk.
Allah bin kere razı olsun. Beni de lisede Matematik öğretmenim kurtardı. Yaşıyorduk ama öylesine amaçsız, anlamsız. Allah, din, iman dededen babadan kalan geleneksel değerler gibiydi. Öyle çok ciddi bir inancımız ve tesirli bir imanım yoktu. Oruçlarımızı tutuyorduk. Bazen de cumalara gidiyorduk o kadar.
Matematik öğretmenim bana ilk olarak Kendini Arayan Adam isimli bir kitap vermişti. Okudum, çok hoşuma gitti. O kitabı okuyunca hocam, inancım yeniden tazelendi. Hemen namazlarıma başladım. Allah'a tövbe ve istiğfara başladım. Sonra da Matematik öğretmenimin yardımıyla sohbetlere başladık. Risale-i Nur kitaplarını tanıdık. Allah'a şükür dinimiz, imanımız tazelendi. Başı boş hayatımıza bir anlam, bir düzen geldi.
Hocam şu Allah'ın işine bakın ki, hanımım Türkçe öğretmeni tarafından sohbete götürüldüğü ilk gün de, ben de ilk sohbete gitmişim. Sonra hanımla hesapladık aynı güne denk geliyor.
Hikmet Beyin anlattıkları ne kadar enteresan ve ne kadar ibretliydi. Hey büyük Allah'ım sen hikmetini sunmak için neleri gösteriyorsun? Nelerle dersler veriyorsun? Şaşılacak olaylardı bunlar.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
Üst