Asıl iş o ki..

' Yaren

KF Ailesinden
Özel Üye
umut-huzmelerii.jpg
Adam bal satıyormuş dükkanda. Ama nafile, sinek bile yaklaşmıyor vitrinlere. Komşusu da sirke satıyormuş bitişiğinde. Ama hayret, müşteriler kuyruk oluyorlarmış caddelerde. Hazmedememiş bu tersliği de sormuş yaşlı bir zata:
- Ben bal satıyorum, kimsecikler yok. Ama komşum sirke satıyor, kuyruk caddelerde. Bu ne hal, diye…
Tecrübeli zat anlamış işin inceliğini ve şöyle açıklamış durumu:
- Senin, demiş elin bal satıyor, ama yüzün sirke. Komşunun da eli sirke satıyor, ama yüzü bal. Sen bu dille, bu yüzle balını satamazsın, ama komşun bu güleryüzle, bu tatlı dille, sirkesini satar, seni her zaman geçer.
Bu malum misalin bizlere verdiği anlayış içinde düşünüyoruz:
- İslâm tebliğcileri ballarını bala lâyık nezaket ve incelikle satıyorlar mı acaba? Yoksa vitrinlerinde bal takdim ederken, dillerinde ve yüzlerinde de sirke acılık ve sertliği mi görülüyor?
Umumi olarak şikayetler bu yönde. Bal kadar tatlı ve leziz İslâm’ı, sirke gibi acı ve abûs çehreyle takdim ettiğimiz anlatılıyor bizlere.
Halbuki saadet asrında gördüğümüz örnekler, fevkalâde güzel müsamaha ölçüleri de veriyor bizlere.
Bir büyük sahabi, bazı günahlara maruz kalmış biriyle kol kola, samimi şekilde sohbet ederek gidiyordu. Bunu görenlerden biri:
- Şuna bak şuna, o günahkâr adamın koluna girmiş, tatlı tatlı sohbet ederek yürüyor, diye ayıpladı.
Kulağına gelen bu ayıplamayı cevaplandıran büyük sahabi şöyle izah etti durumu:
- Farz edin ki bu kardeşiniz maruz kaldığı günahıyla kuyuya düşmüş, size düşen şefkat elinizi uzatıp da çıkartmak mı, yoksa uzaklaşıp da boğulmasına seyirci mi kalmak?..
- Hayır, Müslüman Müslümanın kardeşidir, boğulup ölmesine razı olmaz. Elbette elini uzatıp kurtarması gerekir.
- İşte, benim yaptığım da odur. Anlayışla yaklaşıyor, kalbine, gönlüne girme yollarını arıyor; düştüğü günah kuyusundan çıkartmak istiyorum. Ondan kaçarsam faydalı olamam ki…
Demek ki günümüzün insanları, içinde bulundukları çevreleri, şartları yüzünden maruz kaldıkları yanlışlıklarından dolayı ayıplanıp terk edilmemeli; belki şefkatla, anlayışla yaklaşılıp kalbine, gönlüne girme yolları aranmalı.
 
Üst