Amme Suresinin Tefsiri

SALİK

Kıdemli Üye
Kademeli
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحيمِ
Manası: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.


Er-Rahman: Dünyada müminleri ve kafirleri rahmet eden; kıyamet gününde ise sadece müminleri rahmet eden.
Er Rahim: Ahirette sadece müslümanlara rahmet eden.
Lafzi Celaleh “اللّه: Uluhiyyet ile mevsuf olan. Yani yanlız Allah’u Teala ibadete layıktır Allah tan başkası ibadete mustehak değildir.


1.Âyet:
عَمَّ يَتَسَاءَلُونَ
Manası: Onlar birbirlerine neyi soruşturuyorlar?
Açıklama: Mekke müşrikleri aralarında Muhammed neyi getirdi diye münakaşa yapmaya başlamışlardı.


2. ve 3. Âyet:
عَنِ النَّبَأِالْعَظيمِ * اَلَّذى هُمْ فيهِ مُخْتَلِفُونَ
Manası: Hakkında ihtilaf ettikleri haberi (Kıyamet gününü) mi?
Açıklama: Resulullah Bes’tan, kıyamet gününden haber vermişti. Allah’u Teala Kur’an-ı Kerim’i Muhammed sallallahu aleyhi veselleme en fasih dil ile indirmiştir.
Resulullah ummi idi okula gitmemişti ve diğer peygamberler gibi okuma yazma öğrenmemişti. Resulullah kendisine indirilen Kur’an’dan, kıyamet gününden veBeas’tan haber verdi. Mekke müşrikleri ise ahiret gününe inamıyorlardı.
Mekke müşriklerinin ihtilaf ettikleri şey neydi? O Kıyamet günüdür. Çünkü müslümanlar iman ettikleri halde Mekke müşrikleri kıyamet gününü inkar ediyorlardı. Bizler hepimiz kıyamet gününe iman ediyoruz. Resulullah sallallahu aleyhi vesellem Hadis-i Şerifinde imandan haber vererek buyurdu ki:
Meali: İman Allah’a, Melekler’ine, Kitaplarına, Peygamberlerine, hayrında şerrinde Allah’tan olduğuna ve ahiret gününe iman etmendir.
Yevmil aĥirah: Ahirette insanların hesaba çekilecekleri gündür.


4. ve 5. Âyet:
كَلا سَيَعْلَمُونَ * ثُمَّ كَلا سَيَعْلَمُونَ
Manası: Hayır! İleride onu bilecekler. Hayır! Onlar onu ileride bilecekler.
Bu ayetin tekrarında inkâr edenlere karşı kıyametin var olduğu hakkında te’kiyd vardır.


6.Âyet:
اَلَمْ نَجْعَلِ الاَرْضَ مِهَادًا
Manası: Biz yerleri bir beşik yapmadıkmı?


Bu ayetten itibaren gelen ayetler Allah’u Tealanın kudretine delildir. Bu ayette insanın üzerinde bulunduğu yerden yani yeryüzünden başlamıştır. Yani allah’u Teala yeryüzünü insanlara yaşanacak hale getirmiş ve onu bir yatak gibi eylemiştir.


7.Âyet:
وَالْجِبَالَ اَوْتَادًا
Manası: Dağları kazılar yapmadık mı?
Açıklama: Allah’u Teala yeryüzünü dağlarla sabit kılmıştır. Yani dağlarla yeryüzünün dengesi sağlanmıştır.


8.Âyet:
وَخَلَقْنَاكُمْ اَزْوَاجًا
Manası: Sizi çeşit çeşit yarattık.
Açıklama: İnsanların çeşit çeşit renklerde, şekillerde ve farklı lisanlarda olması Allah’u Teala’nın kudretinin azametini gösterir.


9.Âyet:
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا
Manası: Uykunuzu dinlenme yaptık.
Açıklama: Allah’u Teala insanlara uykuyu sakinlik ve günün yorgunluklarından dinlenmeleri için vermiştir.


10.Âyet:
وَجَعَلْنَا الَّيْلَ لِبَاسًا
Manası: Geceyi örtü kıldık.
Açıklama: Allah’u Teala geceyi insanların gizlediklerinin görünmemesi için örtü eylemiştir.


11.Âyet:
وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشًا
Manası: Günüzü maişet vakti yaptık.
Açıklama: Allah’u Teala gündüzü insanların geçimlerini ve hacetlerini karşılayabilmeleri için vermiştir.


12.Âyet:
وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا
Manası: Üstünüze sağlam yedi gök bina ettik.
Açıklama: Allah’u Teala yedi kat gökleri çok sağlam eylemiştir. Onların üzerinden ne kadar zaman geçsede ona tesir etmez. Göklerin çok güzel manzaraları vardır. Allah’u Teala bunu Kur’an’da haber vermiştir.


13.Âyet:
وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا
Manası: Ona parıldayan bir kandil astık.
Açıklama: Allah’u Teala sönmeyen bir kandil olan güneşi yarattı. Güneşin menfaati çoktur. Güneşin menfaatinin olmadığını iddia eden Allah’ın kelamını ve Resulullah’ın kelamını inkâr etmiş olur.


14.Âyet:
وَاَنْزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَاءً ثَجَّاجًا
Manası: Şiddetli rüzgârla bulutlardan sarıl şarıl su indirdik.
Açıklama: الْمُعْصِرَاتِ ın manasışiddetli rüzgâr demektir. Bu bulutlardan yağan yağmur insanlar icin yeterli değildir. Arşın altındanda su inmektedir ki bu su Allah’ın yaratmış olduğu mahlukatın ilkidir. Ama arştan inen her şey kendi asıl sıfatında kalmayıp değişir.


16. ve 17.Âyet:
لِنُخْرِجَ بِه حَبًّا وَنَبَاتًا * وَجَنَّاتٍ اَلْفَافًا
Manası: Onunla dane, nebat ve birbirine sarmaşık bahçeler çıkaralım diye.
Açıklama: o inen sulardan Allah’u Teala hububatlar ve nebatlar çıkarır ve ondan sarmaş dolaş bahçeler eyler. Ağaçlar, otlar, meyveler Allah’ın bize vermiş olduğu nimetlerdir ve insanoğlu susuz yaşayamaz. Bunlar insanoğluna bir tembihtir. Özellikle kafirler bilsinler ki bunları yaratmaya kadir olan Allah insanları tekrar diriltmeyede kadirdir. Kişinin yapmış olduğu herşey yazılmaktadır. Günün sonunda mubah olanlar silinir. İnsan ölünce kitabı katlanır ve dirilene kadar Arş’ın altında bir yere konur. Dirildikten sonra yaptıklarından sorulur.


Allah’u Teala kullarına vermiş olduğu bazı nimetlerden haber verdikten sonra şöyle buyurmuştur:


17.Âyet:
اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ ميقَاتًا
Manası: O gün ( yani kıyamet günü) kimin hak, kimin batıl üzerine olduğu belli olacak. Yani ayrılacaklar.


18.Âyet:
يَوْمَ يُنْفَخُ فِى الصُّورِ فَتَاْتُونَ اَفْوَاجًا
Manası: İkinci defa sur’a üflendiğinde insanlar haşr için kabirlerinden kalkarlar .


19.Âyet:
وَفُتِحَتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ اَبْوَابًا
Manası: Gökler çatlayacak ve göklerin çatlakları kapı gibi olacak.


20.Âyet:
وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا
Manası: Dağlar yerlerinden yürütülüp serap gibi sanki hiç yokmuş gibi olacak.

21.Âyet:
اِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا
Manası: Cehennem azabı hak edenleri beklemektedir. Kâfirler cehenneme girerek ebediyyen orada kalırlar.


22.Âyet:
لِلطَّاغينَ مَابًا
Manası: Cehennem hak yoldan sapanların yanı küfre düşenlerin dönüş yeridir.


23.Âyet:
لابِثينَ فيهَا اَحْقَابًا
Manası: Kafirler cehennemde ebedel ebedin yani devirler boyu kalacaklardır.
Alimler dediler ki: Cehennem fani olacak diyen kişi küfre düşer.


24.Âyet:
لايَذُوقُونَ فيهَا بَرْدًا وَلا شَرَابًا
Manası: Onlar (yani kâfirler) cehennemde lezzetli ve soğuk bir şey içmeyecekler.


25.Âyet:
اِلا حَميمًا وَغَسَّاقًا
Manası: Ancak kaynar su ve katı irin içecekler.


26.Âyet:


جَزَاءً وِفَاقًا


Manası: Bu şiddetli azab onların işlemiş olduklarıçirkin amellerinin ve küfürlerinin karşılığıdır yani ceza olarak uygundur.


27.Âyet:


اِنَّهُمْ كَانُوا لايَرْجُونَ حِسَابًا
Manası: Onlar azab görmekten korkmuyorlardı. Çünkü, hesaba çekileceklerine iman etmiyorlardı.


28.Âyet:
وَكَذَّبُوا بِايَاتِنَا كِذَّابًا
Manası: Ve Kur’an-ı Kerim’i mubalağalı bir şekilde yalanlıyorlardı.


29.Âyet:
وَكُلَّ شَىْءٍ اَحْصَيْنَاهُ كِتَابًا
Manası: Ve her türlü amelin neticesi olan sevap ve igab Levhil Mahfuz’da yazılıdır. yani amellerinin karşılığını görürler.


30.Âyet:
فَذُوقُوا فَلَنْ نَزيدَكُمْ اِلا عَذَابًا
Manası: Kâfirler nihayeti olmayan azabı tadacaklardır. Azabları arttıkca artacak ve sonu olmayacaktır. Buda onların ahirete iman etmeyip ayetleri yalanlamalarnın neticesidir.
Sahabelerden olan Ebi Berzata el Esleemi’nin bildirdiğine göre bu ayet cehennem ehliyle alakalı en şiddetli ayettir.


31.Âyet:
اِنَّ لِلْمُتَّقينَ مَفَازًا
Manası: takva sahibi olanlar cehennem ateşinden kurtulup cennete girerler.


32.Âyet:
حَدَائِقَ وَاَعْنَابًا
Manası: Cennette bostanları ve çeşit çeşit meyveleri, ağaçları olacak.


33.Âyet:
وَكَوَاعِبَ اَتْرَابًا
Manası: Ve Cennette hepsi yaşıt olan göğüsleri tomurcuklanmış huril İyn’ler olacak.


34.Âyet:
وَكَاْسًا دِهَاقًا
Manası: Ve saf şarap (bu şarap dünyadaki şaraba benzemez) dolu bardaklar.


35.Âyet:
لايَسْمَعُونَ فيهَالَغْوًا وَلا كِذَّابًا
Manası: Cennet’de hiç batıl olan söz ve yalan işitmez, birbirinede yalan söylemezler.


36.Âyet:
جَزَاءً مِنْ رَبِّكَ عَطَاءً حِسَابًا
Manası: Allah’u Teala’nın takvalı kullarına ikram edip onlara çok nimetler vermesi onların takvalarının karşılığıdır.
Açıklama: Allah’u Teala’nın bizleri cennetine koyması rahmetindendir. Bu ona vacip değildir. Takva sahibinin takvasına karşılık olarak alacağı bol nimetler Allah’tan bir ikramdır.


37.Âyet:
رَبِّ السَّموَاتِ وَالاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الرَّحْمنِ لايَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًا
Manası: Gökler yerler ve onların arasındakiler Allah’ındır. O, Rahmandır. Gök ehli ve yer ehlinin sevab ve azaplarda Allah’a itiraz etmeğe hakları yoktur. Çünkü, onlar mutlaka Allah’u Teala’nın mülküdürler. Yani onların sahibi Allah’u Teala’dır.
İlave: Abdullah ibn Abbas radiyallahu anhu şöyle buyurdu: لايَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًاManası:Ehli semavat ve ard ancak Allah’ın izniyle konuşurlar.


38.Âyet:
يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلئِكَةُ صَفًّا لايَتَكَلَّمُونَ اِلا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمنُ وَقَالَ صَوَابًا
Manası: Kıyamet günü Erruh yani Cibril kalkar, meleklerle - ki onların mertebeleri yüksektir ve en şerefli mahluklardandırlar- sıra sıra olurlar ve kıyamet günü Allah’u Teala’ya olan tazimlerinden dolayı konuşmazlar. Ancak Allah’u Teala’nın izin verdiği melekler ve mü’mimler şefaat ederler. Şefaat edenlerde ancak haklışefaat ederler. Mucahid dediki: “Ve gale savabâ’ nın manası: Yer yüzünde hakkı söyleyip onunla amel eden kişidir.”


- Ebu Hureyre ve İbnu Ömer dediler ki: “Allah’u Teala hayvanı diriltir ve hayvanların birbirine karşı kısasını yapar. Sonra onlara toprak ol denir ve hepsi toprak olur. Kâfirde bunun aynısını kendisi için temenni eder.
Mucahid dediki: “Hayvanlar diriltildiğinde kısası olur yani: boynuzsuz boynuzludan hakkını alır ve ödeşirler.”


39.Âyet:
ذلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ اِلى رَبِّه مَابًا
Manası: Kıyamet günü sabittir değişmez. Önede gelmez, ileride gitmez.
Her kimki selametini ve kıyamet gününün azabından kurtulmayı isterse hayır yolunu tutsun. Bu da Tevhid yoludur. Bu isteyen hakkı yapsın isteyen yapmasın anlamında değildir.


40.Âyet:
اِنَّا اَنْذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَريبًا يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَالَيْتَنىكُنْتُ تُرَابًا
Manası: Bu ayette te’kid, tehdit ve ahiret azabından korkutmak vardır.
Ayette tehditte te’kid vardır. Yani, ahiret azabı mutlaka vardır. Ahiret azabından kork. Çünkü, ahirette olacak yakın azaptan haber verildi. Kıyamet günü insan elleriyle kazanıp ahirete gönderdiği amellere bakacak ve kâfir şöyle diyecek:” Ah ne olurdu toprak olsaydım

:F::gula::F:​
 

yEmRe

Kıdemli Üye
Kademeli
40.Âyet:
اِنَّا اَنْذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَريبًا يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَالَيْتَنىكُنْتُ تُرَابًا

Manası: Bu ayette te’kid, tehdit ve ahiret azabından korkutmak vardır.
Ayette tehditte te’kid vardır. Yani, ahiret azabı mutlaka vardır. Ahiret azabından kork. Çünkü, ahirette olacak yakın azaptan haber verildi. Kıyamet günü insan elleriyle kazanıp ahirete gönderdiği amellere bakacak ve kâfir şöyle diyecek:” Ah ne olurdu toprak olsaydım
 
Üst