2011 yeterlilik sınavına hazırlık soruları KARMA -TEST-29

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
1:)Kadınların erkeklerle aynı safta namaz kılmasının hükmü nedir?

Cevap:) İster cuma, ister bayram, ister cenaze namazı,isterse başka bir namaz olsun, kadınlar erkeklerlebirlikte namaz kıldıkları takdirde, erkeklerden ayrı,uygun bir yerde namaza durmaları gerekir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s) namaz saflarını önce erkekler, sonra erkek çocuklar, en arkada da kadınlar olmak üzere düzenlemiş; "Namazda erkek saflarınınen faziletlisi en önde olanı, fazileti en az olanı ise enarkada bulunanıdır. Kadın saflarının en faziletlisi iseen arkada kalanı, en az faziletlisi ise en önde olanıdır."(Müslim, “Salat” , 132; Ebu Dâvud, “Salat”, 97. Tirmizi, “Mevakıt”, 52; Nesai, “İmame”, 32; İbn Mace, “İkame”,52) buyurmuştur. Bu şekildeki uygulama, kadınların ikinci sınıf konuma indirgenmesi anlamına olmayıp, herkesin anlayabileceği tabiî, fıtrî birtakım sebepler yüzünden, hem kadınların hem de erkek cemaatin daha fazla huşu ve sükûn içerisinde namaz kılabilmeleri içindir.


2:) Mesleği gereği sürekli olarak yolcu olan kişi namaz ve oruç ibadetlerini nasıl yerine getirebilir?

Cevap:) İslâm dini Ramazan ayında oruç tutamayan hasta ve yolcuların sonradan kaza etmelerini emreder. Mazeret devam ettiği sürece ruhsat da devam eder. Sürekli mazereti bulunan kişiler, mazeretleri ortadan kalkınca, zamanında tutamıkı Ramazan oruçlarını kaza ederler. Kur'anı Kerim'de; "… Kim de hasta veya yolcu olursa, (oruç) tutmadığı günler sayılınca başka günlerde tutsun." buyurulmaktadır. (Bakara, 185) Namaz yolculuk sebebiyle kazaya bırakılamaz. Ancak seferi sayıldığı sürece dört rek'atlı farz namazlar iki rek'at olarak kılınır. Devamlı olarak uzun yola giden kaptan ve sürücülerin durumu da aynıdır.

3:) Astım hastalarının ağızlarına püskürttükleri sprey orucu bozar mı?

Cevap:) Sprey kullanmak zorunda olan astımı hasta, Ramazan orucunu tutmayıp, tutamağı günler sayıınca fidye verebilir.İleride sağlığına kavuşursa, fidye vermiş olsa da, tutamadığı orucunu kaza eder. Ancak böyle bir kişi oruç tutmak isterse, kullanmak zorunda kaldığı sprey orucunu bozmaz


4:) Nisap ne demektir? Miktarı ne kadardır?

Cevap:) Nisap, zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi ibadetler için konulan bir zenginlik ölçüsüdür. Nisap, asgarî zenginlik ölçüsü şeklinde de tanımlanabilir. Borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak bu kadar mala sahip olan kişi dinen zengin sayılır. Böyle bir kişi, zekât veya sadaka alamayacağı gibi; sadaka-i fıtır vermek ve kurban kesmekle de yükümlü olur. Fazla olan bu malın nâmi olması ve üstünden bir yıl geçmesi halinde zekatının verilmesi gerekir. Zenginliğin asgari sııı olan "nisap" Hz. Peygamber tarafından belirlenmiştir. Bu asgarî sınırlar, o dönem İslâm toplumunun ortalama hayat standardıdıı ve zenginlik ölçüsünü göstermektedir. Hadislerde belirlenen nisap miktarları şöyle sıralanabilir; 80,18 gr. altın veya bunun tutarında para veya ticaret mı; 40 koyun veya keçi, 30 sığır, 5 deve. Nisap miktarının belirlenmesinde kullanılan bu malların, o dönemin en yaygın zenginlik aracı olduğu açıktır. Nisanın bu mallar üzerinden belirlenmesi, sosyal ve ekonomik şartların fazla değişmeği ileriki dönemlerde de aynen korunmuştur.


5:)Bir zengin vadeli alacağına dair bir senedi fakire zekât olarak verebilir mi?

Cevap:) Zekât gıda ve giyim eşyaları gibi aynî olarak, para, döviz, altın gibi nakdî olarak da verilebilir. Senet ise; bir hakkın, bir malın, ödünç bir paranın kime ait olduğunu belirten, iki veya daha fazla kişi arasında tanzim edilmiş bir belgedir. Dolayısıyla üzerinde yazıı miktardaki parayı temsil etmektedir. Bu nedenle, zekât mükellefi olan bir zengin, vadesinde ödeneceğini kesin olarak bildiği senedi, zekâtına mahsuben fakire ciro edebilir.

6:) Taksitli olarak zekât verilebilir mi?

Cevap:) Asıl olan kişinin üzerine terettüp eden zekâtı ödemesidir. Bu itibarla, zekât bir defada ödenebileceği gibi, taksitle de ödenebilir.

7:)Zekât vermenin belirli bir zamanı var mıdır?

Cevap:) Zekât vermenin belli bir zamanı olmayıp, farz olduğu andan itibaren verilmesi gerekir. Bunun için belli bir ayı veya Ramazanı beklemeye gerek yoktur. Ancak, zekât vermekle yükümlü olanların, yükümlü oldukları andan itibaren en ısa zamanda zekâtlarını vermeleri uygun olur.

8:)Ticaret malının zekâtı neye göre hesaplanır?

Cevap:) Zekât, ileride elde edilmesi muhtemel kârdan değil, mevcut sermayeden ödenmesi gereken mali bir ibadettir. Bu itibarla, ticaret malının zekâtı verilirken, kârsız olarak zekâtının verildiği tarihteki değeri esas alınmasıdır.

9:)Alacakların zekâtı nasıl verilir?

Cevap:) Geri ödeneceği kesin olan alacakların, her yıl alacaklı tarafından zekâtlarının ödenmesi gerekir. Alacak tahsil edilmeden önce zekâtı verilmemişse, tahsil edildikten sonra, geçmiş yıllara ait zekâtlar da ödenmelidir. İnkâr edilen veya geri alınma ihtimali olmayan alacakların her yıl zekâtının verilmesi gerekmez. Şayet böyle bir alacak daha sonra ödenirse, alacaklı bu tarihten itibaren zekât mükellefi olur; geçmiş yıllar için zekat ödemez.

10:) Ziynet eşyasına zekât verilir mi?

Cevap:) Altın ve gümüş dışındaki ziynet eşyaları zekâta tabi değildir. Altın ve gümüşten yapılış ziynet eşyaları ise, zekât için gerekli diğer şartları da taşıdığı takdirde zekâta tabidir. Bu itibarla altından yaıış zîynet eşyaları, 80.18 gr. veya daha fazla ve üzerinden bir yıl geçmiş ise zekâta tabîdir.

11:) Emlâkçılar, mülkiyetindeki dairelerin zekâtını vermekle yükümlü müdür?

Cevap:) Emlâkçıların ticari amaçlı olarak alınıp satılan daireler zekâta tabidir. Buna göre, büro, ikamet gibi kullanım amaçlı olmayıp alıp satmak için emlâkçıların ellerinde bulunan dairelerin, borçları çıktıktan sonra değeri nisap miktarına ulaşış ve üzerinden bir yıl geçmiş ise kırkta bir oranında zekâtının verilmesi gerekir.

12:) Şirket ortakları nasıl zekât verirler?

Cevap:) Fiilî olarak bir şirketin ortağı olan kişi, şirketin büro, alet vb. duran varlıkları dışındaki dönen varlı- ğından kendi hissesine düşen miktarın, nisaba ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde zekâtını vermesi gerekir. Sanayi sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin; duran varlıkları (üretim aletleri, makine vb.) zekâttan muaf; borçlar, malzeme, işçilik, üretim, pazarlama, yönetim, finansman vb. giderlerin maliyet hesapları yapılıp çıkarıldıktan sonra dönen varlıkları(yarı mamul ve üretilmiş mallar, hammaddeler, nakit para, çek vs.) ise net kâr ile birlikte % 2,5 oranında zekâta tabidir.
 
Üst