İLİ :ANKARA
AY-YIL :ŞUBAT-2010
TARİH :05/02/2010
AHDE VEFÂ
Muhterem Müslümanlar!
Dinimiz, bizlere barış ve kardeşliği esas alan huzurlu ve güven dolu bir toplum kurmayı tavsiye etmektedir. Bu nedenle dünya ve ahiret mutluluğuna ulaştıracak olan bütün güzellikleri yapmamızı emretmiş, zararlı ve kötü davranışları da yasaklamıştır.
Dinimizin fert ve toplum huzurunu sağlamaya yönelik getirdiği prensiplerden birisi de “Ahde Vefa”dır. Sözünde durma, verdiği sözü yerine getirme, özü ve sözü doğru olma anlamına gelen ahde vefa, İslâm ahlâkının en önemli prensiplerindendir. Ahde vefa, müminlerin Allah’a verdikleri sözdür.
Kuran-ı Kerim’de İsra suresi 34.ayeti kerime de; “verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.”1 buyrulurken, Sâf suresinin 2 ve 3. ayeti kerimelerinde de: “Ey iman edenler! Yapamayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapamayacağınız şeyleri söylemeniz Allah yanında büyük günahtır.” 2 buyrulmaktadır.
Aziz Cemaat!
Yüce Allah, Kuran-ı Kerim'de müminlerin vasıfları arasında emanete riayet etmeyi ve verilen sözü yerine getirmeyi özellikle zikretmektedir.3 Huzur ve kardeşliğimiz ancak birbirimize duyduğumuz saygıya, sevgiye, sözünde ve özünde dürüst olmaya bağlıdır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz, münafıklık alametlerinden birisinin de; “söz verdiğinde sözünde durmamak” olduğunu ifade ederek bu konuya dikkatimizi çekmiştir.4
Kıymetli Kardeşlerim!
Dinimiz ahde vefaya bu kadar önem vermişken, maalesef bugün Müslümanlar olarak ticarî, iktisadî ve sosyal hayatta verilen sözlerin yerine getirilmediğine şahit olmaktayız. Bu durumun da bir takım üzücü ve insanî ilişkileri yıpratıcı sonuçlar doğurduğu malumdur.
Şartlar ne olursa olsun, Yüce Rabbimize ezelde vermiş olduğumuz sözü hatırlayarak, aramızdaki samimiyet, güven ve kardeşlik duygularını sarsmamaya gayret edelim. Peygamber Efendimiz(s.a.s.)’in; “Aldatan bizden değildir.”5 hadisi şerifi doğrultusunda hayatımızı devam ettirelim. İnsanlara verilen sözün aynı zamanda Cenab-ı Hakka da verilmiş olduğunun bilinci içerisinde olalım. Hutbemi Âl-i İmrân suresi 77.ayeti kerime meali ile bitiriyorum;
“Şüphesiz, Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır.”5
Hazırlayan: Müctebâ ALTINDAŞ
Kazan Vaizi
Redaksiyon: İl Müftülüğü Hutbe Komisyonu
1) İsra, 34
2) Saff, 2,3
3) Müminun, 8 Mearic, 32
4) Riyazü’s- Salihin, c.2, s.692
5) İbni Mâce, Ticarât 36
6) Âl-i İmrân, 77
AY-YIL :ŞUBAT-2010
TARİH :05/02/2010
AHDE VEFÂ
Muhterem Müslümanlar!
Dinimiz, bizlere barış ve kardeşliği esas alan huzurlu ve güven dolu bir toplum kurmayı tavsiye etmektedir. Bu nedenle dünya ve ahiret mutluluğuna ulaştıracak olan bütün güzellikleri yapmamızı emretmiş, zararlı ve kötü davranışları da yasaklamıştır.
Dinimizin fert ve toplum huzurunu sağlamaya yönelik getirdiği prensiplerden birisi de “Ahde Vefa”dır. Sözünde durma, verdiği sözü yerine getirme, özü ve sözü doğru olma anlamına gelen ahde vefa, İslâm ahlâkının en önemli prensiplerindendir. Ahde vefa, müminlerin Allah’a verdikleri sözdür.
Kuran-ı Kerim’de İsra suresi 34.ayeti kerime de; “verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.”1 buyrulurken, Sâf suresinin 2 ve 3. ayeti kerimelerinde de: “Ey iman edenler! Yapamayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapamayacağınız şeyleri söylemeniz Allah yanında büyük günahtır.” 2 buyrulmaktadır.
Aziz Cemaat!
Yüce Allah, Kuran-ı Kerim'de müminlerin vasıfları arasında emanete riayet etmeyi ve verilen sözü yerine getirmeyi özellikle zikretmektedir.3 Huzur ve kardeşliğimiz ancak birbirimize duyduğumuz saygıya, sevgiye, sözünde ve özünde dürüst olmaya bağlıdır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz, münafıklık alametlerinden birisinin de; “söz verdiğinde sözünde durmamak” olduğunu ifade ederek bu konuya dikkatimizi çekmiştir.4
Kıymetli Kardeşlerim!
Dinimiz ahde vefaya bu kadar önem vermişken, maalesef bugün Müslümanlar olarak ticarî, iktisadî ve sosyal hayatta verilen sözlerin yerine getirilmediğine şahit olmaktayız. Bu durumun da bir takım üzücü ve insanî ilişkileri yıpratıcı sonuçlar doğurduğu malumdur.
Şartlar ne olursa olsun, Yüce Rabbimize ezelde vermiş olduğumuz sözü hatırlayarak, aramızdaki samimiyet, güven ve kardeşlik duygularını sarsmamaya gayret edelim. Peygamber Efendimiz(s.a.s.)’in; “Aldatan bizden değildir.”5 hadisi şerifi doğrultusunda hayatımızı devam ettirelim. İnsanlara verilen sözün aynı zamanda Cenab-ı Hakka da verilmiş olduğunun bilinci içerisinde olalım. Hutbemi Âl-i İmrân suresi 77.ayeti kerime meali ile bitiriyorum;
“Şüphesiz, Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır.”5
Hazırlayan: Müctebâ ALTINDAŞ
Kazan Vaizi
Redaksiyon: İl Müftülüğü Hutbe Komisyonu
1) İsra, 34
2) Saff, 2,3
3) Müminun, 8 Mearic, 32
4) Riyazü’s- Salihin, c.2, s.692
5) İbni Mâce, Ticarât 36
6) Âl-i İmrân, 77