İçimizde putlaştırdıklarımız nelerdir?

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Soru
İçimizde putlaştırdıklarımız nelerdir?

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;


Allah’ın dışında kendisine kul, köle olduğumuz her şey nefsimizin bir putudur. Bu put bazen para olur, bazen makam, bazen nüfuz, bazen şöhret, bazen bilgi, bazen fizikî güzellik, bazen soy-sop, bazen akademik kariyer, bazen zenginlik olabilir.

Prensip olarak, bizi hakikî mabud olan Rabbimizden uzaklaştıran veya ona göstermemiz gereken sevgi ve saygıda ortak olan her şey bir nevi puttur.

Halbu ki, Allah’a olan saygı ve sevgimizin bir yansıması olarak kalbimizde yer alan sevgi ve saygılar Allah’a götüren yolların trafik levhaları hükmündedir. Peygamber sevgisi, din sevgisi, Kur’an sevgisi, Allah’ın veli kullarının sevgisi ve bunların saygısı, çoluk çocuk sevgisi bunlardandır.

Dünyayı Allah’ın Rabbânî bir mektubu olarak okumak ve sevmek veya ahiretin bir tarlası olarak görüp sevmek Allah’ın sevgisine zıt değil, bilakis O’nun sevgisini pekiştiren birer sevgi pınarlarıdır, Allah’ın sevgisinin birer aynasıdır.

İnsan şu ölümlü hayata birtakım duygularla gözlerini açar. Şüphesiz onda doğuştan mevcut olan bu duygular dünya hayatına canlılık, hareket, renk ve mana kazandırır. Ancak kontrol dışı bırakılır da din, ahlâk ve ilimle yönlendirilmez, yani meşru bir sınırda tutulmazsa çok zararlı sonuçlar doğurur. En azından maddeyi hedef seçmesine, onu bir bakıma ilâhlaştırmasına sebep olabilir. Öylece kişinin bütün istek ve enerjisini, düşünce ve yeteneğini bu istikamete çevirip kanalize eder.

Akıl, din ile birleşip duygu ve düşüncelerimizi iyiye, doğruya, güzele, tek kelimeyle meşru çizgide tutmaya döndürür de yaratılanla yaratan arasında kulluk ve ilâhlık ilgi ve irtibatını sağlarsa, insan duygularının esiri veya uydusu olmaktan kurtulur. Böylece gerçek hayat için dünya nimetlerinin birer araç olduğunu; asıl amacın ilâhî rıza doğrultusunda bu araçları bilerek yerinde kullanmak suretiyle Allah'a tertemiz kavuşmak bulunduğunu anlar.

Bu açıdan “Arzu ve hevesini tanrı edineni gördün mü? Yoksa sen mi onun üzerine (koruyucu, kurtarıcı) vekil olacaksın?” (Furkan, 25/43) ayetinden alınacak çok dersler vardır.

Mekkeli putperestlerin zihniyet yapısını özetleyip eleştiren bu âyet, evrensel planda son derece anlamlı, aydınlatıcı dersler içermekte; insanlığın genel bir zaafına işaret etmektedir. Nitekim tarihin her döneminde, bugün dahi insanlığın temel sorunu, bedensel arzularını, maddî çıkarlarını, makam ve mevki tutkularını akıl ve irfanın ışığından, doğru inanç ve sağlıklı düşünceden, hak ve adalet ölçülerine göre hüküm ve karar verip hayatlarını bu ölçülerle düzenlemekten daha önemli görmeleridir.

Bu ayet, bütün değişmez ölçüleri, bilinen kriterleri, yerleşmiş ölçüleri çiğneyen, bir kimsenin dışa vurmuş ruhsal durumunu çok derin bir örnekle gözler önüne seriyor. Bu ruh halinde olan birisi, bütünüyle arzusuna boyun eğiyor, ihtirasların tutsağı oluyor, kendi şahsına ibadet ediyor. Bir ilah haline getirip ibadet ettiği, boyun eğdiği azgın ihtirası ile çatışıyorsa, hiçbir ölçüye uymuyor, hiçbir sınır tanımıyor, hiçbir mantık kuralını dinlemiyordur.

İslamiyet ise, insanları putların köleliğinden, nefsin esaretinden, bâtıl inançların tahakkümünden kurtarıp Allah’a kul etmek, O’nun dergâhında boyun büktürmek istiyor…


Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet Editör
 
Üst