Oruçluya Hürmet

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
ramazan+1.jpg


Oruçluya Hürmet

Allah Teâlâ buyuruyor:
Eğer siz oruçda olan fayda ve menfaati bilirseniz orucun yenmesine müsâade olunan yerlerde de oruç tutmak sizin için hayırlıdır.” (Bakara Sûresi, 184)

Yani, sefere çıkan kimseye bu yolculuğu sebebiyle yolculuğu esnasında oruç tutmağa ruhsat-ı şer’iyye var ise de oruç tutarsa daha hayırlıdır. Çünkü ramazân-ı şerîfde oruç tutanlara mev’ûd olan ecir ve sevaba nâil olmuş olur. Fakat ruhsat-ı şer’iyye üzerine seferde oruç tutulmaz da sonradan kaza edilirse bu kazâ ile ancak, üzerinde, borç kalan farz sâkıt olur. Ramazan-ı şerîfde oruçlu olanların nâil olduğu sevâb ve fazîlete nâil olamazlar.

“Sizden biriniz Ramazan ayında sağ olarak hazır bulunursa hemen o ayda oruç tutsun. Amma o aya hazır olan kimse hasta olur veya müsâferette bulunursa ruhsat-ı şer’iyye üzere oruç tutmazsa Ramazan’dan gayri başka günlerde yemiş olduğu günlerin orucunu kaza etsin.” (Bakara Sûresi, 185)
Orucu yemeğe cevâz olan sebebler:

Cihâd halinde düşman karşısında zayıf düşeceğin*den korkarsa oruç tutmayabilir. Bilâhare kazâ eder.
Cebir ve ikrah halinde hayatı tehlikede veya ta’tîl-i uzuv gibi kat’i bir zaruret karşısında kaldığında orucu bozabilir. Bilâhare kazâ eder. Eğer bu kimse, misâfir veya hasta ise cebir ve ikrâha rağmen orucu bozmaz da öldürülecek olursa günâha girmiş olur. Çünkü sefer veya hasta halinde iken orucunu iftâr etmek için Cenâb-ı Hak ruhsat vermiş iken bu ruhsattan istifâde etmemesi doğru olmaz. Fakat misâfir veya hasta olmayan bir kimse bir zulme mârûz kaldığı halde orucunu bozmaz da zulmen öldürülürse günahkâr olmaz, belki dînindeki sebât ve metânetini gösterdiğinden pek büyük uhrevî derece ve mükâfata nâil olmuş olur.

Gebelik ve süt analık halinde de oruc tutacak olursa gerek nefsine ve gerek çocuğa bir zarar gelmesinden korkarsa orucunu açabilir. Fakat süt analıkta kendisi çocuğa süt ana tâyin edilmiş bulunmalıdır. Ve kendisinden başka çocuğa süt veren bulunmamalıdır.

Hayız ve nifas halinde de âdet görünce ve çocuk doğurunca orucu bozulmuş olur. Fakat bir kadın kendisini âdet günü zannederek âdeti başlamadan orucu bozduğu halde o gün âdet görmese o kadına keffaret lâzım gelir.

Yaş büyüklüğü: Istılahda kendisine (şeyh-i fânî) denilen pek ihtiyar kimseler de oruc tutmayabilirler. Pîr-i fânî o kimsedir ki ölünceye kadar vücûduna ihtiyarlık ve zâfiyet gelmekte olup tekrar kuvvet bulmadan ölecek kimsedir. İşte bu gibi ihtiyar kimselere her günkü oruc için bir fidye îcâbeder. Gerek otuz fakire versin ve gerek her gün bir fakire versin, otuz günü birden def’aten vermesine de cevâz vardır. Şu kadar ki vereceği kimse fakir ve muhtaç olmuş olsun. Fakire bir günlük doyacağı para yerine fakiri akşam ve sabah doyuracak taam vermesi de olabilir. Eğer ihtiyar kimse sonradan oruc tutmağa muktedir olursa evelki verdikleri fidyelerin hükmü olmaz geçmiş günlerini kazâ etmesi lâzımdır.

Misafir; yolcular ve hastalar yolculuk ve hastalık halinde orucu alenî yiyebilirler. Fakat kendilerini misafir ve hasta tanımayan âmmeye karşı oruçlarını alenî yemeleri mahzurdan hâlî değildir. Hem töhmet ve sûizandan korunmak ve hem de oruçlu olan mü’min kardeşlerine karşı saygı göstermek nokta-i nazarından gizli yemeleri âdâba daha muvâfıktır.

Eğer orucu yemeğe mâzeret-i şer’iyyesi olmadığı halde bir kimse orucu alenî yerse o kimsenin îmânı çürümüştür. Belki de îmânı yoktur ve kalbi de ölmüştür. Eğer îmânı olduğu halde alenî oruc yiyorsa mes’ûliyyet-i mânevîyyesi de en ağır cezâyı müstelzimdir. Tevbe etmezse muhakkaktır ki mahkeme-i kübrâda Cenâb-ı Hakk’ın pençe-i kahrına düşecektir.

Kezâ hayız halinde veya lohusa olanların da ictimâî nezâket-i islâmiye icâbı gizlice yemek yemeleri edebe daha uygundur.

(Ramazanoğlu Mahmud Sâmi Musâbe-4, s.37-41)
 
Üst