Allah Berrdir.(Görüntülü ve Sesli - Yazı Takipli)

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Berr
Allah Berrdir.

Ayeti kerimede:
"Şüphesiz ki O iyilik yapandır, merhamet edendir." (Tur: 28)

Bütün iyiliklerin kaynağı Allahu Teâlâdır. : Kullarına karşı çok merhametli, çok şefkatli, iyiliği ve bahşişi bol olandır. Allah kullarına iyi olmayı, iyilik etmeyi, iyi davranmayı emretmiştir. Kötü olan herşeyden kaçınmamızı emretmiştir.
Hayır, iyilik işçiliği isteğini kalplere koyan Allahtır. Kullarına merhametli olmayı, rahmet etmeyi öğreten odur. Allah herşeyi rahmet ve merhametiyle kuşatmıştır. Affetmeyi, güzel davranmamızı, adaletli olunmamızı, doğru, dürüst, güvenilir olmayı yine Allahu Teâlâ kullarından istemiştir.

Ayeti kerimede:
Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin, Rabbinize ibadet edin ve iyilik yap ki kurtuluşa eresiniz. (Hac: 77).

Allahın emir ve yasaklarına gönülden teslim olup uygulansa, elbette dünya daha güzel yer olurdu. Fakat kötüler olunca, iyilerinde kıymeti daha iyi anlaşılır. Hele ahir zamanda kötüler çok, iyiler azdır. Değerleride o kadar fazladır. Eskiden herkes iyilik yapıyor anlaşılmıyordu. Şimdi en küçük bir hayırda insanlar parmakla gösterir, över oldu. Amellerimize riya, kibir karışmamalı, nefs ile işlenmemelidir.
Biz tüm hayırlarımızı, amellerimizi, iyiliklerimizi, sevaplarımızı Allah için işleyip, karşılığını Allahu Teâlâdan beklemeliyiz.

Ayeti kerimede:
Kendi canları ç şu halde; yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler. Biz sizi sadece Allah rızâsı için yediriyoruz, sizlerden ne bir karşılık ne de bir teşekkür beklemiyoruz. "" Biz sert ve belâlı bir günde Rabbimizden korkarız. "Allah'ın da onlari bu Yüzden o günün fenalığından Korur, onlarin yüzüne parlaklık sevinç Verir ziyaretinde Sabretmelerine karsilik onlari cennet ipekle mükâfatlandırmıştır ettik. (İnsan. 8'den 12'ye Kadar).

Yok Iken vermek, aç Iken doyurmak, ihtiyacın Olduğu halde başkasının Allahu Teâlâ ayeti kerimelerde iyilik bilgili, ihtiyaçını gidermek elbeteki varken, ihtiyaç yokkenden daha faziletlidir Allah için ihlaslı şekilde veren, çok az bile olsa makbul ve değerlidir.Allahu

Teâlâ ayeti kerimelerde iyilik bilgili emretmiştir.
Allah'a kulluk edin, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, akrabalara, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya ve uzak, yakın arkadaşa, yolda kalmışlara ve elinizin altında bulunanlara iyilik edin. Allah kendini beğenip böbürlenenleri elbette sevmez. (Nisa: 36).

Resulüm! De ki: “Geliniz, Rabbinizin büyüklüğünün haram olduğu aşağıdaki söyleyeyim. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkını biz veririz. Kötülüklerin açığına da yaklaşmayın, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. İşte bu anlatılanları düşünüp anlayasınız diye Allah size vasiyet vakit. (”Enam: 151).

Zayıflara, hastalara ve harcayacak bir işte bulunmayanlara, Allah'a ve Resul'üne kaldıkları takdirde bir vebal yoktur. İyilik edenlerin aleyhine de yol yoktur. Allah'a bağışlayan, çok merhamet edendir. Tevbe: 91).

Bu ayeti kerimede yine yüceler yücesi Rabbimiz güce yetmeyenler bir vebal yüklememiştir.
Allahu Teâlâ kullarının iyilik etmesini yine kulları için istemiştir. Allah tüm yarattıklarına rahmet ve merhamet eder. Onları rızıklandırır. Göklerden ve yerden rızıklar verir. Kullarınıda vesile ederek hayır işlemelerini emir eder.

Ayeti kerimede:
İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz başka bir yere koyun. (İsra: 7).

Allah hiçbir yarattığına muhtaç değildir. Tüm yaratılanlar Allahu Teâlâya muhtaçtır. Kullarına iyilik etmelerin emretmesi hem Rahman ismi şerifinin tecellisi, hemde iyilik edenlere mükafat vermek istemesindendir. Allah her türlü sebebi yaratmaya, rızık artan kadirdir. Allahın vermek istediği bir şeyi tüm yaratılanlar karşı gelse engelleyemez.
Onun iyilik edene iyiliklerinden ötürü Allah kat ihsan eder. Dünya ve ahiret mükafat verir.

Ayeti kerimelerde:
Biz kıyamet günü adalet terazileri kuracağız. Hiçbir kimse hiçbir haksızlığına uğratılmaz. Yapılan bir iyilik hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirir tartıya koyarız. Hesap görücü olarak biz yeteriz. (Enbiya: 47).

Bu yüzden Allah onlara dünya nimetini de fazlasıyla verdi. Allah iyilik edenleri sever. (Ali imran, 148).

Yara sonra da Allah'ın ve Peygamber'in dâvetine uydular. Hele onlardan iyilik edenlere ve gereğince Allah'tan korkanlara büyük bir mükâfat vardır. (Ali imran, 172).

Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem iyilik etme hakkında Hadisi şeriflerde:
"Safvan İbnu Süleym (radıyallahu anh) anlatıyor:" Hz. Peygamber (aleyhissalatu Vesselam) buyurdu ki: "Dul ve kimsesizler için çalışan, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri oruç tutup geceleri de ibadet eden kimse kimse gibidir" (Buhari, Kaynak kütübi sitte: 183).

"Amr İbnu'l-As (radıyallahu anh) anlatıyor. Resûlullah (aleyhissalatu shipam) buyurdu ki: " Kırk iyilik vardır. En üstünü sağmal keçi bağışlamaktır. Bu iyiliklerden birini, sevab ümid ederek ve vadedilen mükafatı tasdik ederek yapan kimseyi Allah mutlaka, bu benim tatlı, cennete koyar. "Ravilerden biri (Hassan) diyor ki:" Keçi bağışı dışındaki amellerisaydık: Verilen selamı almak, hapşırana yerhamukallah demek, yoldan rahatsızlık veren şeyi temizlemek vs. gibi, fakat beşe bile ulaşamadık "." (Buhari, Kaynak kütübi sitte: 184).

"Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor:" Resûlullah (aleyhissalatu shipam): "Her Müslümanın sadaka vermesi gerekir" buyurdu.Kendisine: "Ya bulamayan olursa?" diye soruldu. "Eliyle, çalışır, hem şahsı için harcar, hem de tasadduk eder" cevabını verdi. "Ya çalış gücü yoksa yoksa?" diye soruldu. "Bu durumda, sıkışmış bir sahibine yardım eder" dedi. "Buna da gücü yetmezse?" dendi. "Ma'rufu veya hayrı emreder" dedi. "Bunu da yapmazsa?" diye tekrar sorulunca: "Kendini başkasına kötülük yapmaktan alıkor. Zira bu da bir sadakadır" buyurdu. " (Buhari, Kaynak kütübi sitte: 185).

Yine Buhari ve Müslim, Ebu Hüreyre'den (ra) kaydettiklerine göre, Hz. Peygamber (aleyhissalatu shipam) şöyle satın alındı:"Güneşin doğduğu ona yeni günde kişiye, onun bir mafsalı için bir sadaka vermesi gerekir. İki kişi arasında adalet yapman bir sadakadır. Kişiye hayvanını yüklerken yardım etmen bir sadakadır. Güzel söz sadakadır, namaza gitmek üzere attığın adım sadakadır. Yoldan rahatsız edici bir şeyi kaldırıp atman sadakadır. " (Buhari, Kaynak kütübi sitte: 186).

" Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu damaram) buyurdular ki:
"Yapılan hayırdan (ma'ruf) hiçbir şeyi küçük bulup hakir görme, kardeşini güler yüzle karşılaman bile olsa ( bunu ehemmiyetsiz görüp ihmal etme) " (Müslim, Kütübi sitte: 189).

"Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor:" Resûlullah (aleyhissalatu damaram) buyurdular ki: "Her bir ma'ruf sadakadır" Bu hadisi Tirmizi, Hz. Cabir (radıyallahu anh) 'den şu ziyade ile rivayet etti: "Kardeşini güler yüzle karşılaman, kendi kovandan kardeşinin kabına su vermen de birer" ma'ruf "dur". " (Buhari, Kütübi sitte: 190).

" Adiy İbnu Hatim (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu damaram) buyurdular ki:"Sizden herkese Rabbi, aralarında bir tercüman olmaksızı, doğrudan doğruya hitab başvurusu Kişi o zaman (ateşe karşı bir kurtuluş yolu bulmak için sağına bakar, hayatta iken gönderdiği (hayır) amellerden başka birşey göremez Soluna bakar, orada da hayatta iken iş yaparken (kötü) ) amellerden başka birşey göremez.Ön cihetine bakar Karşısında (kendini beklemekte olan) ateşi görür. (Ey bu dehşetli güne inanan mü'minler!) yarım hurma ile de olsa ateşten koruyun. Bunu da bulamazsanız güzel bir şey koruyun " (Buhari, Kaynak kütübi sitte: 191).

"Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor :" Bilin ki, bir ev halkına, sütünden ve yününden istifade etmeleri için, akşam ve sabah bol süt veren devesini, geçici olarak bağışlayan kimsenin ecri cidden büyüktür."(Müslim, Kaynak kütübi sitte: 192).

"Hakim İbnu Hizam (radıyallahu anh) anlatıyor: " Ey Allah'ın Resûlü, dedim, cahiliye devrinde yaptığım hayırlar var: Dua, köle azad etme, sadaka vermek gibi, bana bunlardan bir sevab gelecek mi? "" Sen, zaten, daha daha önce yaptığın bu iyiliklerin hayrına Müslüman olmuşsun. "
Bir diğer rivayette der ki: Dedim ki:" Allah'a kasem olsun, İslam'da yaptıklarımdan hiçbirini eksik bırakmadan, cahiliye devrinde çalışma yapmıştım. "
Diğer bir rivayette Hakim'in cahiliye devrinde yüz köle azaddığı, yüz deve yükü mal tasadduk ettiği, Müslüman olunca da aynı hayır yaptığını gösteriyor."
(Buhari, Kaynak kütübi sitte: 187).

Allah bir kulun kalbine iman koymuşsa zaten ona iyilikte bulunmuş, tüm hayırları vermiştir. Kafirler küfürlerinde inat edip tevbe etmezlerse tüm iyilikleri boşa gider. Hatta hiçbir iyiliği kalmayıncaya dek yaşatılır ki ahirette azaptan kaçamasın. Haddi aşanlara, küfrü imana tercih edenlere, inat edip nankörlükte direnenlere bu böyledir. Tevbe ve istiğfar edenlere ise Allah çok bağışlayıcı merhamet edicidir.

Ayeti kerimede:
Ancak tevbe eden ve sâlih amel işleyenler başka. Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcı, engin merhamet dağ. (Furkan: 70).

Kim bir iyilikle huzurumuza gelirse, ona daha iyisi verilir. Ve onlar o günün korkusundan emin kalırlar. (Neml: 89).

İşte onlara sabrettiklerinden ötürü mükâfatları iki varsayılan verilecektir. Bunları kötülüğü iyilikle savarlar ve verdiğimiz rızıktan infak ederler. (Kasas: 54).

Allahu Teâlâ sonsuz Rahmeti ve büyüklük ile iyilikleri kat kat artırmakta, kötülükleri ise aynıyla yazmaktadır.

Ayeti kerimede:
Kim bir iyilik getirirse, bundan bundan daha üstün karşılık vardır. Kim bir kötülük getirirse, ancak yaptıkları kadar ceza görürler. (Kasas: 84).

Hadise şerifte:
"Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) hazretleri anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu shipam) buyurdular ki:"Sizden biri içiyle dışıyla Müslüman olursa, herbir hayır en az üzerinde mislinden, yedi yüz misline kadar sevabıyla yazılır. İşi onun bir günah da sadece misliyle yazılır. Bu hal, Allah'a kavuşuncaya kadar böyle devam eder." Buhari, Kaynak kbi sitte . 5).

İhlasla gönülden 2 rekat namaz kılmak dahi sevabı yediyüz yanlış yazıldığını düşünürsek, 1400 rekat namaz yapar. Burada müminlerin anlaması gereken şunu yapmadım, bunu yapamadım değilde. Yaptığımız amellerde ihlas, gönülden teslim ile az amel, çok olur. Allah iyilik edenleri sever. Kibirden, riyadan ve yalnız Allahu Teâlânın yüce gönlünü kazanmak için yaptığımız sâlih amellerden fayda görürüz. Özellikle riya giren onun amel yok hükmündedir. Hac bile olsa riya girerse yanar. Amelleri yok eden nefs hapla riyadan çok sakınılmalıdır. Riya gösteriş demektir.
Allah kullarına infak etmemizi emretmiştir.

Ayeti kerimelerde:
Allah'a ve Peygamber'ine iman edin, sizden önce geçenlerin ardından Allah'ın size infak için yetki verilerinden sarfedin. İçinizden iman edip de infak eden kimselere büyük mükâfat vardır. (Hadid: 7)

Gücünüzün yettiği kadar Allah'tan korkun. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak mallarınızdan infak edin. Kim nefsinin mala olan hırs ve cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Teğabun: 16).

Onlar gayba inanırlar, namazı kılarlar ve verdiğimiz rızıktan infak ederler verdik. (Bakara: 3).

Allah yolunda infak edin. Kendi elinizle tehlikeye atmayın. İyilik yapmak, çünkü Allah iyilik yapanları sever. (Bakara, 195).

Allah'ın rızâsını kazanmak ve içlerindekini kökleştirmek (kalplerini sağlamlaştırmak) için mallarını infak edip sarf edenlerin durumu, yüksekçe bir tepede bulunan güzel bir bahçeye benzer. Üzerine bol yağmur yağdığında, meyvelerini iki kat verir. Bol yağmur yağmasa bile, hafif bir yağmur, az bir çisinti de yetişir. Allah yaptıklarınızı görmektedir. (Bakara: 265).

İnfak etmeyenler ise uyarılmıştır.

Ayeti kerimede:
Ey müminler! Size ne oluyor ki, Allah yolunda infakta bulunmuyor, mallarınızı sarfetmiyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası zaten Allah'ındır. İçinizden fetihten önce infak edenler ve savaşan kimseler, daha sonra infak edip savaşanlarla bir değildir. Bitirme derecesi, sonradan infak eden ve savaşanlardan daha üstündür. Allah hepsine de en güzel olanı (cenneti) vâdetmiştir. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Hadid: 10).

Zekât gibi farz olsun, sadaka gibi nafile olsun, Allah yolunda mal sarfetmek dinin esaslarındandır ve İslâm'ın teşvik ettiği bir şeydir.

Allah-u Teâlâ rızâ-i Bâri için malını sarfeden kimsenin sevabını kat artıracağını, büyük bir mükafata nâil edeceğini Âyet-i kerime'sinde beyan buyurmaktadır:

"Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, onun başındaki yüz danesi olan ve yedi başak bitiren bir tohuma benzer. Allah dilediğine katılabilir, Allah'ın lütfu geliştirmesini ve O her şeyi bilendir. ” (Bakara: 261)

Allah yolunda yapılan harcamalar ahirette bu şekilde çoğalacak ve mizana konulacaktır. Bir dane vermekle yediyüze kadar mükafat alacağını bilen bir kimse, elbette kudreti nispetinde bu ilâhi lütuftan nasipdar olmak için çalışır. Bu ekinin ürünü asıl cennette biçilecektir.

Abdullah İbn-i Abbas -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre, bir kimse gelerek devesini takımı ile birlikte Allah yolunda infak etti.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurdular ki:“Andolsun ki kıyamet günü yularlı ve semerli yediyüz deve ile geleceksin. ” (Müslim)

Şu halde veren kişi vermiyor, alıyor; diye malı eksilmiyor, çok çoğalıyor.
Allah-u Teâlâ'nın rızasını kazanmak için harcanan her şey O'nun yolunda harcanmış demektir.

Ayeti kerimede:
Namazı kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle beraber rükû edin. (Bakara: 43).

ALLAHU TEÂLÂNIN İNFAKI hadisi kudside şöyle buyurulmaktadır.
"Ebu Hüreyre hazretleri (radıyallahu anh) anlatıyor:" Resûlullah (aleyhissalatu damaram) bir hadis-i kudside, Allah Teâlâ hazretlerinin şöyle olduğunu haber verdi:"Sen infak et, ben de sana infak edeyim." Efendimiz devamla dedi ki: "Allah'ın eli (yedullah) doludur. Gece ve gündüz (boyu yapılan) arkası kesilmez infaklar onu azaltmaz. Arz ve semavatın yaratılaşından beri Allah'ın infak ettiklerini Bunlar! Bunlar, O'nun elindekinden hiçbir şey eksiltmemiştir. O'nun Arş'ın suyun üzerindeydi. Elinde mizan da var, alçaltır, yükseltir. " (Buhari, Kaynak kütübi sitte: 2150).

Allah alemlerden müstağni olup gani, zengindir. Hazinesinden vermekle hiçbir şey eksilmez. Göklerde, içindekilerde Allahın mülkü olup, dileğine dilediği kadar verir. Allahın takdirine rıza gösterip, razı olanlara Allahda onlardan razı olur. Şükür edene ise kat verir. Rızkı genişletip, daraltması dünya imtihanlarından kullarını dener. Asıl mükafat ahirettedir. Sonsuz ahireti hayatını bırakıp, dünya hayatına razı arkadaşları olanlardir.

Karz-ı Hasen:
Allah-u Teâlâ'nın izleme malı, Allah-u Teâlâ yolunda sarfetmesini, Allah-u Teâlâ Kur'an-ı kerim'inde "Güzel Bir Borç" mânâsına gelen "Karz-ı hasen" olarak vasıflandırmaktadır:

Ayeti kerimede:
“Allah'a güzel bir borç takdiminde bulunacak kim var? Ki, Allah'a kat kat karşılığı versin. ” (Bakara: 245)

“ Karz-ı hasen ”Kur'an-ı kerim'de yedi Âyet-i kerime'de geçmektedir.

İnfakın karz-ı hasen olabilmesi için; gönül hoşnutluğu ile icra, mümkün oldukça gizli baskı, riya karıştırılmaması, onun ne kadar olsa da az kabul edilirken başa kakılmaması şarttır.

Hâlis bir niyetle Allah yolunda infak edilen her şey bu Âyet-i kerime'nin şümulüne girer.
Ayeti kerimede:
Mallarını Allah yolunda hayra verip de başa kakmayan, alanların gönlünü kırmayan kimselerin, Rabbleri katında mükâfatları vardır. Onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. (Bakara: 262).

Allahu Teâlâ sâlih amellerde bulunan tüm mümin kullarını müjdelemiştir.

Ayeti kerimede:
İman edip sâlih amel işleyenler başkadır. Onlar için bitip tükenmeyen bir mükâfat vardır. (İnşikak: 25).

İman edip de sâlih ameller işleyenlere ise, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur. (Buruç: 11).

Bir hadisi şerifte:
"Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor:" Resulullah aleyhissalatu Vesselam buyurdular ki: "Müslümanın, müslüman üstündeki hakkı beştir:" Selamını almak, hasta ziyaretine gitmek, cenazesine katılmak, davetine icabet etmek, hapşırınca yerhamükallah demek. "Müslim'in bir rivayetinde şu ziyade vardır:" Eğer seni davet ederse icabet et, senden nasihat taleb ederse ona nasihat et. "
(Buhari, Kaynak: kütübi sitte: 3287).

Hasta ziyaretleri ise çok sevaptır. Güzel hayır ve iyiliklerdendir. Allah kullarına lütuf ve ihsanlarda bulunur.

Hadisi şeriflerde:
"Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor:" Resûlullah aleyhissalatu shipam buyurdular ki: "Kim bir hastayı akşam vakti ziyaret edin mutlaka mutlaka yetmişbin melek çıkar ve sabaha kadar onun için istiğfarda bulunur. Ona cennette bir bahçe hazırlanır. Kim de hastaya sabahleyin giderse giderse , birlikte yetmişbin melek çıkar, akşam oluncaya kadar ona istiğfarda bulunur. Ona cennette bir bahçeye hazırlanır. " (Ebu Davud, Kaynak kütübi sitte: 3374).

"Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor:" Resûlullah aleyhissalatu shipam buyurdular ki:"Kim abdest alır ve abdestini mükemmel kılar, sevab ümidiyle müslüman kardeşini hasta iken ziyaret ederse, ateşten, yetmiş yıllık yürüme mesafesi kadar uzaklaştırılır." (Ebu Davud, Kaynak kütübi sitte: 3376).

Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu Vesselam buyurdular ki: " Kim Allah rızası için bir arkadaşını ziyaret eder veya bir hastaya geçmiş olsun ziyaretinde bulunursa, bir münadi ona şöyle nida eder: "Dünya ve ahirette hoş yaşayışa eresin. . Kendine cennette bir yer hazırladın. " (Tirmizi, kütübi sitte: 3377).

Allah kullarını en iyi bilendir. Bu hadisi şerifte müminlerin Allah Celle ve Celalühü nasıl gönülden teslim olup, nasıl samimi olmamız gerektiğini gösterir. Kalplerin özünü Allah bilir ve Allahtan hiçbir şey gizlenemez. Allah kulunu, kulundan daha iyi bilir. Bizi bizden daha iyi bilir, bize bizden yakındır.

Hadisi şerifte:
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyururlar:
“Kıyametinde insanlardan ilk olarak suâle çekilecek olan üç kişiden birincisi şehid edilen kimse olacaktır. Huzur-u ilâhîye getirilirse Cenâb-ı Allah ona ihsan ettiği nimetlerini bir sayar, o da bu nimetleri ikrar eder.
- Bu nimetlere mukabil ne yaptın?
- Senin rızân uğrunda savaştım ve şehid düştüm.

-Hayır, yalan söylüyorsun! Sana cesur desinler diye savaştın, nitekim bu söz de söylenmiştir.
Sonra verilen emir üzerine yüzüstü sürüklene cehenneme atılır.
İkincisi de ilim öğrenmiş ve öğretmiş, Kur'an okumuş bir kimsedir. Cenâb-ı Hakk ona da lütuf ve ihsanlarını sayar, o da bu nimetleri itiraf eder.
- Bu nimetlere mukabil ne yaptın?
- Senin rızın uğrunda ilim öğrendim ve öğrettim, Kur'an okudum.
- Hayır, yalan söylüyorsun! İlmi, sana âlim desinler diye öğrendin. Kur'an-ı kerim'i de, sana ne güzel okuyor desinler diye okudun. Nitekim bu söz de söylenmiştir.
Sonra verilen emir üzerine yüzükoyun sürüklenerek ateşe atılır.
Üçüncüsü ise, Hakk Celle ve Alâ Hazretleri'nin kullanma kılavuzu geniş çapta zenginlik vereceği ve her türlü servetten ihsan ettiği bir kimsedir. Huzur-u İlâhi'ye getirilince, Cenâb-ı Hakk ihsanlarını da ayrı ayrı anlatır. O da onları itiraf eder.
- Bütün bunlara mukabil ne yaptın?
- Yâ Rabb'i! Servetimi sırf senin uğrunda, sevdiğin işlerde harcadım.
- Hayır, yalan söylüyorsun! Sana ne cömert ne sehavetli desinler yaptıkları yaptın, bu söz de söylenmiştir.
Sonra o da emir üzerine sürüklene sürüklene ateşe atılır. ”
(Müslim)

Allah mümin kullarını hayra yöneltir, iyiliğe teşvik eder, güzel iş ve davranışlar yapmamızı emir eder. Bunlar hem mümin kullarına rahmeti hemde iyiliğin kaynağının zatının dışına delildir.

Ayeti kerimede:
Ey insanlar! Doğrusu sizin araştırmalarınız çeşit çeşittir. Kim ki verir, (mâsiyetten sakınır) Allah'tan korkarsa, Ve o en güzeli (Kelime-i tevhid'i) tasdik ederse, Biz de ona kolay olanı hazırlarız, (hayra karşı tatlı bir arzu veririz). Fakat kim de cimrilik edip, inâyet-i ilâhîden devralma müstağnî görürse, O güzel kelimeyi tekzip eder, yalanlarsa, Biz de ona en güç olanı kolaylaştırırız, (hayra karşı bir isteksizlik veririz). Çukura yuvarlandığı zaman malı ona hiçbir fayda sağlamaz. Doğru yola iletmek sadece bizim işimizdir. Leyl: 4'den 12'ye kadar).

Bir kul hayrı kolay yapılırsa cennet kolaylaştırılmış, şerri kolay yapılırsa cehennem kolaylaştırılmıştır. Herkes öğrenebilirsün. Allahın emir ve yasaklarını gönülden boyun eğenler, Allaha kalpten iman edip, imanlarında samimi olanlara elbette Allah onların yardımcısıdır.
Kulun dilmesi için ilk önce Allahu Teâlânın dilemesi gerekir. Allahın dilediği olur. Onun izni olmadan yaprak dahi düşemez. Kulları hükümsüz olup bunu ahirette daha iyi anlayacaklardır. Dünya imtihandır.

Ayeti kerimede:
Sana gelen her iyilik Allah'tandır, kötülükler kendi nefsindendir. (Nisa: 79).

Allah kullarını idare edendir. Kulları üzerinde kahredici güce sahiptir. Dilediği anda kuluna müdahale edebilir. Şöyleki şer işlemek istediğinde ona engel çıkarır yapamaz. Allah kullarının güzel şerlerini, zalimliklerini, günahlarını salonları. Günahların bir çoğunuda bağışlar.

Ayeti kerimede:
İnsanların elleriyle işlediklerinden itibaren karada ve denizde fesat başgösterdi. Allah işlediklerinden bir kısmını onlara tattırıyor ki, belki dönerler. Rum: 41).

Kötülüklerin yayılması ve durdurulmaması, iyiliklerin yayılmaması ve yapılmaması nedeniyle dünya bu haldedir.

Yine ayeti kerimede:
İnsanlara bir rahmet tattırırsak buna sevinirler. Şayet yaptıklarından başlarından kötülük gelirse, hemen ümitsizliğe kapılırlar. (Rum: 36).

Bizleri yaratan, yaşatan, öldüren ve dirilten Allahtır. Şu bedenimizi nice nimetlerle bağış hizmetimize veren, kulların kalbini hayra ve iyiliğe yönelten ve bu hayra için bize yerleştiren, merhamet ve rahmeti bizlere ihsan eden, acıma duygusu koyan, insanın yolunu ve amellerini kolaylaştırıp yardım eden Alemlerin Haham olan Allahtır. Allah sana hayat vermese senin hükmün varmıdır? Bir hayır işleyebiliyorsak Allahtandır. Buna şükür edilmelidir. Tüm işler Allaha döndürülür, başarı Allahtandır, bir iş onun izniyle tamamlanır, sonuca ulaşır. Şöyle kul Allahın güç ile yaşamını sürdürür. O dilemediği hiçbir yer yüzünde gerçekleşemez. Zaten olan şey Allahın takdiri ile olur. Herkez kendi eliyle işlediklerinin cezasını veya mükafatını görücektir. Yer ve gök Allahın mülkü olup, emirde, hükümde Allahındır. Şöyle düşünebiliriz Allahu Teâlâ onun şerri önlese dünya imtihanın amacı olmazdı. Yine Rahmet ve merhameti sonsuz olup tehlikelidir. Kullarını vesile edip nice zalimleri yer yüzünden savaşlarla silmiştir. Güzel peygamberler kafirlerle savaşmış, bu kafirlerin yeryüzündeki bozgunculukları, zalimlikleri, kötülükleride durdurulmuş olmuştur.

Ayeti kerimede:
Sonunda Allah'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davut Câlut'u öldürdü. Allah ona hükümdarlık ve hikmet verdi, ona dilediğini öğretti. Eğer Allah, insanların bir kısmı ile diğerlerini savmasaydı, yeryüzünün düzeni bozulurdu. Fakat Allah bütün âlemler üzerine lütuf ve kerem dendi. (Bakara: 251).

Allah niceleri kendi nefsleriyle başbaşa onay. Kendisine samimi olan, yalvaran, nefsiyle mücadele eden, iyi olmayı dileyen kullarınıda, hem tevbe ve istiğfarlarını kabul eder, hemde onlara işinde yardım eder. Nefs ve şeytanın şerrindende koruyacak ancak Allahu Teâlâdır. Nefs olanca şiddetiyle kötülüğü emreder. Kullar Allaha sığınarak bu dünya imtihanını geçmeye çalışır.

Allahın melekleri itaatkar olup hiç isyan etmezler, Yerler ve gökler ona boyun eğmiştir. Fakat insanın bedenine nefs koyulduğundan kötülüklere yönelir. Nefs ve şeytanla mücadelede ruhumuzun hem yükselmesini, hem ahiret derecelerini elde etmesini sağlar. Şöyleki nefsine uyan, nefsinin sürüklendiği gibi dünyada yaşayan, tevbe ve istiğfar etmeyen kullar öylede ahirete göçerse dünya imtihanını kaybetmiştir. Buda kendi helakları olur. Kendi nefsleri, kendine zulüm olmuş olurlar.

Allahu Teâlânın bunca nimetlerine, rızıklarına, rahmet ve merhametine rağmen, aklılarınıp, nankör ve isyankar olanlar büyük azaba uğrayacaktır.

Ayeti kerimede:
Çünkü yeryüzünde dolaşan canlıların Allah katında en kötüsü, düşünmeyen o sağırlar ve dilsizlerdir. . Eğer Allah onlarda bir hayır görseydi, elbette onlara işittirirdi. Fakat işittirseydi bile, onlar yine yüz çevirerek dönerlerdi. (Enfal: 22, 23).

Nefsine uyup kafirlerden olanlar hayvanlardanda daha aşağıdır. Çünkü hayvanların dahi zikiri vardır.
Allah kullarına akıl vermiştir, peygamberlerini, kitaplarını, mucizelerini indirmiş, ayetlerini açıklamış, kullarına dinini anlattırmış ve yaşatmıştır. Emir ve yasaklarına uyanları, dünya imtihanlarına sabır edip, kazananları sonsuz cennetleriyle müjdelemiştir. Kötülük eden, inkarcılara ise büyük azabıyla korkutmuştur.
Kullar ister hayrı seçsin, ister şerri ancak kendi nefsleri içindir. Allahın kurtaramadığı gibi, iman ve hidayet vermediği kimsede buna eremez. Allah kullarına aklı erdirmeleri, günahlarından tevbe ve istiğfar edip, zatına yönelmeleri için bekler. Çok sabırlıdır. Fakat bunu yapamadan ahirete göçenler ise yıkananlardir.

Hayatın amaca şudur:

Ayeti kerimede:
Ben cinleri ve insanları ancak (beni bilsinler) bana ibadet etsinler diye yarattım. (Zariyat: 56).

Rabbiniz buyurdu ki: "Bana duâ edin, duânıza icabet edeyim. Bana ibadet etmeyi yediremeyenler, alçaltılmış olarak cehenneme gireceklerdir. " (Müminun: 60).

Hayatın kaynağı Allahtır. Tüm iyilikler ve hayırlar ancak kendisinin işlenir. Bu sebeple Allah bir hayrında bizi vesile etmişler deneyip şükür edilmelidir. Kul olduğumuzu bilelim. Haddi aşmayalım. Dünya imtihanımızı kazanmaya bakalım.

Ayeti kerimede;
Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Babanın oğluna, oğulun babaya hiçbir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Allah'ın vaadi şüphesiz gerçektir. Dünya Hayatı sakın sizi aldatmasın, aldatıcı şeytan Allah'ın affına güvendirerek sizi yoldan çıkarmasın. Kıyamet saatini bilmek ancak Allah'a mahsustur. Yağmuru O yağdırır. Rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiç kimse nerede öleceğini bilmez. Şüphesiz ki Allah her şeyi bilendir, onun şeyden haberdardır. (Lokman: 33, 34).

Allah dilediğini yapar. Kainatı yaratandır, benzerlerini yaratmayada kadirdir. İnsan şu yaratılanlara bakınca sadece bir zerre kalır. Hakkı var Allah olup, diğer var olanlar ola emrinin eseridir. Olduranda, öldürende, diriltecek olanda yalnız Allahtır. Onun yaratılan her daim Allah Celle ve Celalühü muhtaç olup, Allah ise hiçbir şeye muhtaç değildir. İyiliklerimiz, hayırlarımız, amellerimiz yalnız yüce Rabbimizin gönlünü, yüce rızasını kazanmak için olmalıdır.

Sonsuz Berr olan Alemlerin Haham Allaha hamd olsun.
 
Üst