Dua

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Dua, çağırmak anlamındaki Dea fiilinin bir masdarıdır. Dua bu şekliyle Allah’tan bir şeyi isteme, yardım talep etme anlamı taşır. Davet masdarıyla ise bir yere, bir ziyafete, bir toplantıya çağırmak ve özelde İslam'a çağırmak anlamına gelir. Kur’an’da bu fiil bazen de tapmak, ibadet ve kulluk etmek anlamlarında kullanılmıştır. Burada kastedilen, söz konusu üç anlamdan birincisidir. Aşağıya, duayı öğütleyen birkaç ayetin dışında daha çok örnek dualar içeren ayetler alınmıştır.
“Kullarım sana beni sorarlarsa benim kendilerine çok yakın olduğumu (söyle). Dua ederek yalvaranın çağrısına karşılık veririm. Onlar da benim davetime icabet edip uysunlar ve bana inansınlar. Böylece doğru yolu bulurlar. (2 Bakara: 186)
“Rabbiniz buyurdu ki: Bana dua edin, size karşılık vereyim. Bana kulluk etmeyi büyüklüklerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir.” (40 Mümin: 60)

“Ey inananlar! Sabrederek ve namaz kılarak yardım dileyin. Şüphesiz Allah sabredenlerden yanadır.” (2 Bakara: 153)
“De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin? Ey inkarcılar! Yalanladığınız için azap yakanızı bırakmayacaktır.” (25 Furkan: 77)

“Münafıkların bağışlanmasını dilesen de dilemesen de, hatta onlar için yetmiş defa bağışlanma dilesen bile Allah onları bağışlamayacaktır. Bu, Allah’ı ve peygamberini inkar etmelerinden ötürüdür. Allah, yoldan çıkmış olan toplumu doğru yola iletmez.” (9 Tevbe: 80)
“İnsanlardan; Rabbimiz, bize dünyada güzellik ver, ahirette de güzellik ver, bizi ateşin azabından koru, diyenler vardır.” (2 Bakara: 201)
“Onlar: Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve çocuklar ver. Bizi sana saygılı olanlara önder yap, derler.” (25 Furkan: 74)

“Onlar ayakta iken, otururken ve yan yatarken Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler ve şöyle dua ederler: Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen eksiklikten uzaksın, bizi cehennem azabından koru. Rabbimiz! Sen kimi cehenneme sokarsan onu rezil etmiş olursun. Haksızlara hiçbir yardımcı bulunmaz. Biz, Rabbinize inanın, diye bizi imana çağıran bir davetçiyi duyduk da inandık. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve canımızı iyilerle beraber al. Rabbimiz! Bize, elçilerin aracılığıyla vaat ettiğin şeyi ver, bizi kıyamet günü rezil etme. Doğrusu sen sözünden caymazsın. Rab’leri bunların dualarını kabul etti. Sizlerden erkek-kadın, ki birbirinizdensiniz, hiçbirinizin amelini boşa çıkarmam. Hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, Allah yolunda eziyet görenlerin ve savaşarak öldürülenlerin kötülüklerini elbette örteceğim. Allah katında bir mükafat olarak onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. En güzel sevap Allah katındadır.” (3 Ali İmran: 191-195)
“Arşı yüklenen ve çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini överek yüceltirler ve O’na inanırlar. Onlar, müninler için bağışlanma dileyerek şöyle dua ederler: Rabbimiz! İlmin ve rahmetin her şeyi kuşatmıştır. Tevbe edip senin yoluna uyanları bağışla, onları cehennem azabından koru. Rabbimiz! İnananları ve onların babalarından, eşlerinden, soylarından iyi olanları söz verdiğin üzere daimi mutluluk cennetlerine koy. Şüphesiz güçlü ve hikmetli olan ancak sesin. Onları kötülüklerden koru. O gün kötülüklerden kimi korursan şüphesiz ona rahmet etmiş olursun. Büyük kurtuluş budur.” (40 Mümin: 7-9)
“(Bunun üzerine Musa) şöyle dua etti. Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. Görevimi kolaylaştır. Sözümü anlamaları için dilimdeki tutukluğu çöz. Bana ailemden birini, kardeşim Harun’u yardımcı yap, beni onunla güçlendir, onu görevimde bana ortak yap. Böylece seni çok tesbih edelim ve çok analım. Çünkü sen bizi çok iyi görmektesin. Allah şöyle buyurdu: Ey Musa! İstediklerin sana verildi.” (20 Taha: 25-36)

“(İbrahim şöyle dua etti:) Yaşlılığımda bana İsmail’i ve İshak’ı lütfeden Allah’a hamdolsun. Rabbim duaları elbette işitmektedir. Rabbim! Beni ve soyumu namaz kılanlar eyle. Rabbimiz! Duamı kabul buyur. Rabbimiz! Hesabın görüleceği günde beni, ana-babamı ve inananları bağışla.” (14 İbrahim. 39-31)
 
Son düzenleme:

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
Duanın en güzel, en lâtîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki:
Dua eden adam bilir ki, birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli herşeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerîm Zat var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyâcâtını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def edebilir bir Zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp -1- der.

1- Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. (Fatiha Sûresi: 2.)
 
Üst