Bugün içinde bulunduğunuz hali anlatan söz...

SevdamDavam

KF Ailesinden
Özel Üye
Ey nefsim! Başını göğe dikme! Baş, yere değmeden Allah'a yakınlaşılmaz... "Secde et ve yaklaş!" (Alak 19. Âyet)
 

SevdamDavam

KF Ailesinden
Özel Üye
Umudu siyaha boyayıp uçurduk aydınlıklara…
Sahi ne çok ağladık,
Ne çok uykusuzluk yaktık şu karanlıklara.

‪#‎GünKömürKarası‬ - Kadim Dolunay
1513652_751848878180266_5772461900111183646_n.jpg
 

SevdamDavam

KF Ailesinden
Özel Üye
Küçük Bir Söz Yakarsa İçini...
Dost Bildiklerin Anlamazsa Seni...
Boşver Dökme İçini...
Al Eline Tesbihi Koy Alnını Secdeye...
O'ndan Başkası Anlamaz Seni....
10590440_331139607044443_3360574772718944750_n.jpg
 

mustakar0145

Üye
Üye
Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş'a (*) kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır… Bunların hepsi belli bir zamana kadar akıp gitmektedir... O (C.C.), her işi (hakkıyla) düzenler, yürütür, âyetleri ayrı ayrı açıklar ki, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanasınız (diyedir)…

(*) Arş, kudret ve hâkimiyet tahtı, sınırsız kudret makamı demektir…

{Ra'd, 13. Sure / 2. Ayet-i Kerime}
 

mustakar0145

Üye
Üye
Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, "Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım" sözü kesinleşti. {Hûd, 11 / 118-119}
 

mustakar0145

Üye
Üye
Şu bahtiyar cemaat, o Resûlü dinleyip, Kur’ân’a kulak verdiler. Kendilerini envâ-ı ibâdâtın fihristesi olan namaz ile, birçok makam-ı âliye içinde çok latîf vazifelerle telebbüs etmiş gördüler. Evet, namazın mütenevvi’ ezkâr ve harekâtıyla işaret ettiği vezâifi, makamâtı mufassalan gördüler. Şöyle ki:
Evvelen: Âsâra bakıp, gàibâne muâmele sûretinde, saltanat-ı Rubûbiyetin mehâsinine temâşâger makamında kendilerini gördüklerinden, tekbir ve tesbih vazifesini edâ edip,
b586.gif
-1- dediler.
Sâniyen: Esmâ-i kudsiye-i İlâhiyenin cilveleri olan bedâyiine ve parlak eserlerine dellâllık makamında görünmekle,
b587.gif
-2- diyerek takdîs ve tahmîd vazifesini ifâ ettiler.
Sâlisen: Rahmet-i İlâhiyenin hazînelerinde iddihar edilen nimetlerini, zâhir ve bâtın duygularla tadıp anlamak makamında, şükür ve senâ vazifesini edâya başladılar.
Râbian: Esmâ-i İlâhiyenin defînelerindeki cevherleri, mânevî cihazât mîzanlarıyla tartıp bilmek makamında, tenzih ve medih vazifesine başladılar. Sözler 11. Söz'den
 

mustakar0145

Üye
Üye
Hâmisen: Mistâr-ı kader üstünde kalem-i kudretiyle yazılan mektubât-ı Rabbâniyeyi mütâlâa makamında, tefekkür ve istihsan vazifesine başladılar.
Sâdisen: Eşyanın yaratılışında ve masnuâtın san’atındaki latîf incelik ve nâzenin güzellikleri temâşâ ile tenzih makamında, Fâtır-ı Zülcelâl, Sâni-i Zülcemâllerine muhabbet ve iştiyak vazifesine girdiler.
Demek, kâinata ve âsâra bakıp, gàibâne muâmele-i ubûdiyetle mezkûr makamâtta mezkûr vezâifi edâ ettikten sonra, Sâni-i Hakîmin dahi muâmelesine ve ef’âline bakmak derecesine çıktılar ki, hazırâne bir muâmele sûretinde, evvelâ Hàlık-ı Zülcelâlin Kendi san’atının mu’cizeleriyle Kendini zîşuura tanıttırmasına karşı, hayret içinde bir mârifet ile mukabele ederek,
b588.gif
dediler: "Senin tarif edicilerin, bütün masnuâtındaki mu’cizelerindir."
Sonra, o Rahmân’ın, kendi rahmetinin güzel meyveleriyle kendini sevdirmesine karşı, muhabbet ve aşk ile mukabele edip,
b589.gif
dediler.
Sonra, o Mün’im-i Hakikinin tatlı nimetleriyle terahhum ve şefkatini göstermesine karşı, şükür ve hamd ile mukabele ettiler. Dediler:
b590.gif

"Senin hak şükrünü nasıl edâ edebiliriz? Sen öyle şükre lâyık bir meşkûrsun ki, bütün kâinata serilmiş bütün ihsanâtın açık lisân-ı halleri, şükür ve senânızı okuyorlar. Hem, âlem çarşısında dizilmiş ve zeminin yüzüne serpilmiş bütün nimetlerin ilânâtıyla, hamd ve medhinizi bildiriyorlar. Hem, rahmet ve nimetin manzum meyveleri ve mevzun yemişleri, Senin cûd ve keremine şehâdet etmekle, Senin şükrünü enzâr-ı mahlûkat önünde ifâ ederler."
Sonra, şu kâinatın yüzlerinde değişen mevcudât aynalarında, Cemâl ve Celâl ve Kemâl ve Kibriyâsının izhârına karşı,
b591.gif
deyip, tâzim içinde bir aczle rükûa gidip, mahviyet içinde bir muhabbet ve hayretle secde edip, mukabele ettiler.
Sonra o Ganî-i Mutlakın servetinin çokluğunu ve rahmetinin genişliğini göstermesine karşı, fakr ve hâcetlerini izhâr edip, duâ edip, istemekle mukabele edip,
b592.gif
dediler.
 

mustakar0145

Üye
Üye
Sonra, o Sâni-i Zülcelâlin kendi san’atının latîfelerini, hârikalarını, antikalarını, sergilerle teşhirgâh-ı enâmda neşrine karşı Mâşaallah deyip takdir ederek, "Ne güzel yapılmış" deyip istihsan ederek, Bârekallah deyip müşâhede etmek, Âmennâ deyip şehâdet etmek, "Geliniz, bakınız-hayran olarak-
b593.gif
" deyip, herkesi şâhid tutmakla mukabele ettiler. Hem, o Sultan-ı Ezel ve Ebed, kâinatın aktârında kendi Rubûbiyetinin saltanatını ilânına ve Vahdâniyetinin izhârına karşı tevhid ve tasdik edip,
b594.gif
diyerek, itaat ve inkıyad ile mukabele ettiler.
Sonra, o Rabbü’l-Âlemînin Ulûhiyetinin izhârına karşı, zaaf içinde aczlerini, ihtiyaç içinde fakrlarını ilândan ibâret olan ubûdiyet ile ve ubûdiyetin hulâsası olan namaz ile mukabele ettiler. Daha bunlar gibi, gûnâgûn ubûdiyet vazifeleriyle, şu dâr-ı dünya denilen mescid-i kebîrinde, farîza-i ömürlerini ve vazife-i hayatlarını edâ edip, ahsen-i takvîm sûretini aldılar. Bütün mahlûkat üstünde bir mertebeye çıktılar ki, yümn-i imân ile, emn-i emânet ile mücehhez emîn bir halîfe-i arz oldular. Ve şu meydan-ı tecrübe ve şu destgâh-ı imtihandan sonra, onların Rabb-i Kerîmi, onları, imânlarına mükâfat olarak saadet-i ebediyeye ve İslâmiyetlerine ücret olarak Dârü’s-Selâma dâvet ederek, öyle bir ikram etti ve eder ki, hiç göz görmemiş ve kulak işitmemiş ve kalb-i beşere hutûr etmemiş derecede parlak bir tarzda rahmetine mazhar etti; ve onlara ebediyet ve bekà verdi. Çünkü, ebedî ve sermedî olan bir cemâlin seyirci müştâkı ve âyinedar âşıkı, elbette bâkî kalıp, ebede gidecektir. İşte Kur’ân şâkirdlerinin âkıbetleri böyledir. Cenâb-ı Hak, bizleri onlardan eylesin, âmin.
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
@Eslem_Rufeyde ayet manası çok güzel, ancak resimle birebir örtüşmüyor, zira ayet ;" kalbinizi ve kalbinizdekileri aklınızdan çıkarın atın demiyor", tam tersine "aklınızı iman ile başınıza alıp, başınıza gelen iyi-kötü her işe ibret nazarıyla bakın ve tevekkeltüalellah deyin" diyor.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
Üst