Resulullahın Kur’an’ı tebyin etmesi, onu açıklaması demek değil midir?

  • Konuyu başlatan Kayıtsız Üye
  • Başlangıç tarihi
K

Kayıtsız Üye

Ziyaretçi
Soru: Hz. Peygamber Kur’an’ı açıklamıyorsa sünnet nasıl oluşmuştur? Hilal tv'de geçtiğimiz Ramazan Ayında bir programa katılmıştınız. Orada peygamberimizin göreviyle ilgili birtakım ifadelerde bulunmuştunuz. “Teybin” kelimesinin manası ile ilgili bir eleştiri yapılmış ve Lisanü’l-Arap sözlüğü kaynak gösterilerek bu kelimenin “tavzih” ve “vuzuh” olmak üzere iki anlamı olduğu belirtilmişti. Birisi müteaddi imiş, o sebeple mef'ul gerektirirmiş, ikincisi de lazım imiş. Tübeyyinü fiili mef'ul almış olduğu için de ilk mana geçerliymiş. Bunlar Arapça dilbilgisi bilmeyen bir insan penceresinden bakıldığında, büyük ihtimalle insanlar gözünde elektriği icad etmiş havası sağlandığından ikna gücü yüksek bir sunum hazırlanmış. Ben cevap vermede biraz yetersiz kaldım. Yani bence kelimelerin manaları, ardından gelen cümlelerle değişir diye düşündüm. Bunlara siz nasıl cevap veriyorsunuz?

Cevap:

Kur’an Arapça bir kitaptır. Yüce Allah birçok yerde bu hususu vurgulamıştır. Dolayısıyla onu anlamak için Arap dilinin prensipleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak, Kur’an’da geçen herhangi bir kavramın anlamını, öncelikle Kur’an’dan çıkartmaya çalışmalıyız. Örneğimizden hareket edersek Kur’an, tebyin kelimesini hangi anlamda kullanmıştır? Bunun için kelimenin tüm türevleriyle Kur’an’da geçtiği yerler tespit edilmeli, anlam çerçevesi belirlenmeye çalışılmalıdır. Bu, birinci aşamadır. İkinci aşamada, kavramın anlam bakımından irtibatı olan diğer kavramlar taranmalıdır. İlk kavramın, ilişkili kavramlarla irtibatı araştırılmalı, üzerinde çalışılan kavramın anlamına etki eden bir irtibatın olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Mesela tebyin kelimesinin anlam çerçevesinin belirlenmesinde, rasul, nebi, itaat, tebliğ, tafsil, tasrif, tasdik gibi pek çok kavramın tebyin kelimesi ile irtibatı ortaya konmalıdır. Tüm bunlar yapılırken, kullanımlarıyla Kur’an’ın da tasdik ettiği cihetle Arap dilinin prensipleri hep göz önünde bulundurulacaktır. Anlam çerçevesi belirmeye başladığında, mantık örgüsü içinde ve de Kur’an’ın bütünü dikkate alınarak üzerinde araştırma yapılan kavramın tanımı yapılmaya çalışılır. Ortaya çıkan tanımın sağlaması, tanımın geçtiği ayetlerle tekrara okunarak yapılır. Ortaya çıkan tanım, kavramın geçtiği ayetlerle örtüşüyorsa bu, başarılı bir tanımlama kabul edilebilir.

Görüleceği üzere, dili Arapça olan bir Kitabın herhangi bir kelimesine anlam vermek, sadece sözlüklere ya da Arap gramerine havale edilebilecek bir işlem değildir. Arap grameri ve sözlükler araçtır. Son söz mercii değildir.

Tebyin kelimesi, Kuran’da çeşitli türevleri ve ilgili diğer kavramlarla birlikte taranıp tahlil edildiğinde -Allah’a nisbetle- “açıklamak, ayrıntılı bir şekilde ortaya koymak” anlamına gelir. Allah ayetlerini açıklamış, detaylandırmış, sonuçta açık bir Kitap (kitab-ı mübin) ortaya çıkmıştır. Kelime peygamberler de dâhil insanlar için kullanıldığında ise, zaten açık olan kitabı, “olduğu gibi ortaya koymak” demektir. Yani Kur’an’ın zaten ihtiva ettiği açıklamaları ortaya koymak demektir. Bu yönüyle tebyin, peygamberlere ve diğer insanlara verilmiş bir görevdir. Bunun içindir ki insanlar için kullanıldığında “saklama” ve “gizleme” kelimelerinin zıddı olarak kullanılmıştır. Konunun detaylı şekilde açıklaması sitemizde tebyin başlığı altında vardır.

Rasulullah’ın sünnetine gelince: Bu, hikmetin çıkarımıdır. Kuran’ın ihtiva ettiği açıklamaların, detayların, ahkâmın yani hikmetin, belli bir gayret sonucu ortaya çıkartılmasıdır. Rasulullah, hikmeti talim etmiştir. Yani çıkarmış ve yolunu insanlara öğretmiştir. Konuyla ilgili detaylı bilgi sitemizde Kitap ve Hikmet başlığı altında vardır.


Dr. Fatih Orum
 
Üst