Peygamberimizin Doğumu Mevlid Kandili

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Peygamberimizin Doğumu Mevlid Kandili, Hz Muhammedin doğumu hakkında bilgi

Fil yılında Rebîü’l-evvel ayının on ikinci gününe rastlayan Pazartesi sabahı, henüz tanyeri ağardığı zaman âlem başka bir âlem oldu. Cihâna nur doldu. Kâinâtın ezeldenberi müştak olduğu, göklerin aşkıyle devreylediği fahr-i âlem Muhammed Mustafa doğdu. Bu gecenin geceler içinde benzeri yoktur. Kâinâtın en azametli hâdisesi bu gece vukua gelmişti. Bütün âlem bu geceyi bekliyordu. Yahûdîler, Hristiyanlar, kâhinler, Hâtem-i Enbiyânın zuhurunu haber veriyorlardı.

Peygamber’in şâiri Hassân b. Sâbit’ten rivâyet olunur ki: “Ben sekiz yaşında idim. Bilirim ki, bir gün sabahleyin Medine’de bir Yahûdî diğer Yahûdîlere haykırıp bu gece Ahmed’in yıldızı doğdu dedi. Sonra hesâb ettim. Mevlîd-i Muhammedi gecesine muvâfık düştü.”

Âmine, hiçbir zahmet çekmeden doğurduğu bu nur topu çocuğu, dedesi Abdü’l-Muttalib’e müjdeleyince, ihtiyar dede torununun doğumuna pek sevindi. Hemen bir ziyâfet vererek Ona ad koydu. Kureyş uluları bu ziyâfete sebeb olan çocuğa ne ad koydun diye sorunca o da:

- Muhammed, dedi. Onlar: diler” Ecdadında böyle ad yoktur. Bu ismi koymandan maksadm nedir? de- Umarım kı, onu gökte Hak, yerde halk pek çok medh ü senâ edecek tir, diye cevap verdi.

Muhammed, Alımed, Mahmud, Mustafa Peygamberimizin en güzel ve mübarek isimleridir.

Sen Ahmed-ü Mahmud-u Muhammedsin efendim.

Haktan bize Sultan-ı Müeyyedsin efendim.”

Bu gecenin sabahı, insanlık için yepyeni bir devir açılmıştır. Artık yeryüzünden küfür ve zulüm kalkacak, şirk ve ilhad sönecekti.

‘Bu zuhûr-i kudsînin sabahı ruhnevâz bir sabah; bu tulû-i ulvînin saati yeni bir devir idi. Müverrihler, Mahdut hadiseleri kaydederler: “Resûl-i Ekremin doğduğu gece, Kisrânın sarayında on dört sütun yıkıldı, Mecûsîlerin ateşleri söndü ve Sava gölü kurudu.” Hakikat şu ki, yıkılan, Kisrâların sarayı değil, bütün İran’ın saltanat ve ihtişamı, Bizans’ın satveti ve Çin’in azameti idi. Sönen ateş, Mecûsîlerin ateşlerinde parlayan alevler değil, bütün dünyadaki küfür ve ilhad ateşi idi. Ve kuruyan şey, Sava Gölü değil, putperestliğin tahakkümü, Zerdüştlüğün kuvveti, Hristiyanlığın tegallübü idi.”(3)

Mısırlı Hey’etşinas Mahmud el-Felekî’nin hesabına göre, Hazret-i Peygamberin doğumu 20 Nisan 571 Milâdî yılına rastlamaktadır. Bazı Avrupa’lılar 20 Ağustos 570 yılı olduğunu söylerler.

Tarihçiler yıl, ay ve gününde ihtilâf ede dursunlar, kâinatın yaradılalıberi beklediği Fahr-i âlem doğmuştu:

Bu gelen aşkına devreyler felek
Merhum İslâm şâiri Mehmet Akif (Bir Gece) şiiriyle bu muazzam ve mübârek hadiseyi şöyle tasvir eder:
On dört asır evvel, yine bir böyle geceydi,
Kavmden, ayın on dördü, bir öksüz çıkıverdi!
Lâkin, o ne hüsrandı ki: hissetmedi gözler;
Kaç bin senedir, halbuki, bekleşmedelerdi!
Nerden görecekler? Göremezlerdi tabii:
Bir kerre, zubûr ettiği çöl en sapa yerdi;
Bir kerrede, ma’mûre-i dünya, o zamanlar, Buhranlar içindeydi, bugünden de beterdi. Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;

Dişsiz mi bir insan, onu kardeşlen yerdi!
Fevzâ bütün âfâkını sarmıştı zemînin,
Salgındı, bugün şarkı, yıkan, tefrika derdi.
Derken, büyümüş, kırkına gelmişti ki öksüz,
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!

Bir nefhada insanlığı kurtardı o ma’sum,
Bir hamlede Kayserleri, Kisrâlan serdi!
Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, verildi;
Zulmün ki, zeval aklına gelmezdi, geberdi!
Âlemlere rahmetti, evet, şer’-i mübîni;
Şehbâlini adl isteyenin yurduna gerdi.
Dünya neye sahipse, onun vergisidir hep;
Medyun Ona cem’iyyeti, medyûn Ona ferdi.
Medyundur O ma’suma bütün bir beşeriyyet…
Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret.

(2) Siretü’n-Nebî. İbn-i Hişam; Tarihü’l-Kâmil, İbn-i Esir; Kısas-ı Enbiya, Cevdet Paşa
(3) Asr-ı Saadet: C. I, Sh. 189.
 
Son düzenleme:
Üst