Namaz sureleri türkçe okumak

  • Konuyu başlatan Kayıtsız Üye
  • Başlangıç tarihi
K

Kayıtsız Üye

Ziyaretçi
namaz surelerini arapca ögrenmekten zorlandıgım türkce bazıları namazda okusam namaz kabul olurmu
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
namaz surelerini arapca ögrenmekten zorlandıgım türkce bazıları namazda okusam namaz kabul olurmu

Namaz esnasında okunacak sureleri Türkçe okusak, o namaz sahih olur mu? Arapça olarak mı okumak gerekiyor?

Değerli kardeşimiz;
Namazın kıraatinde Arapça'dan başka dil kullanmak caiz midir?

İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'e göre, Arapça’dan başka bir dil ile kıraati yerine getirmek caiz değildir. Yani Kur'ân'ı başka bir dile çevirip namazda o dil üzerine okumak, caiz değildir. Çünkü Kur'ân Allah (C.C.) sözüdür. Her kelime ve cümlesi bir nice mana ve hikmetlerle doludur.
Arapça çok zengin bir dildir. Kelimelerin kendine göre ve bulunduğu cümle itibariyle birkaç manası vardır. Terceme yalnız o manalardan birini yansıtabilir. Ancak dili Arapça'ya dönmeyen, bunun teleffuzunu bir türlü beceremeyen ümmî bir kimsenin öğreninceye kadar kendi diline çevrilen âyetleri okuyabilir, diye bir fetva verilmiştir. (Fetâvâ-yi Hindiyye - Şerh-i Nukaaye / Şeyh Ebîl-Mekârim.)

İmam Ebû Hanife'nin herhangi bir dile çevrilen Kur'ân âyetlerini o dil üzere okumanın caiz olduğuna dair bir içtihadı olmuşsa da, yapılan ciddi araştırmalarla, İmamın bu içtihadından vazgeçip İmameyn'in içtihadına döndüğü anlaşılmıştır. Nitekim Fetâvâ-yı Hindiyye'de de bu hususa dokunulmuş ve «İmamın rücu' ettiği rivayet olunmuştur. Bu rivayete de itimat gerekir» diye kaydedilmiştir. (Fetâvâ-yi Hindiyye: I/69 - El-Mektebetü'Uslâmiyye - El-Hidâye. )

İbn Abidîn bu konuda Dürrü'l-Muhtar'ın metnini naklederek diyor ki:
«Namazda acizlik hallerinin dışında Farsça tekbir getirip başlamanın sahih olduğu hususunda İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed, İmam Ebû Hanîfe'nin görüş ve içtihadına dönmüşlerdir. Namazda yine acizlik hallerinin dışında Farsça (veya herhangi bir dil ile) kıraatin caiz olmadığı hususunda ise, İmam Ebû Hanîfe, İmameyn'in görüş ve içtihadına dönmüştür.»

Ne var ki, İmamey'nin Tekbir (Namaza Başlama Tekbiri) konusunda İmam Ebû Hanîfe'nin kavline döndüğünü hiç kimse nakletmemiştir. Tatahaniyye'deki nakil ise bu tekbir hakkında sarih değildir. Teşrik ve Kurban Kesme tekbirleri hakkında olması muhtemeldir. Evlâ olan da budur. Çünkü Tatarhaniyye sahibi bunu namaz dışındaki Ezkâr (zikirler) bahsiyle birlikte anlatmıştır.» (İbn Âbidin, I/505.)

Kâsânî (ö. 587) Bedayiu's-Sanayi’de bu konuda diyor ki:
«Ebû Hanîfe'ye göre kıraat Arapça sabit olduğu gibi, Farsça da sabittir. Bu cevaz mutlaktır. Yani kıraatte bulunan kimse Arapça’yı uygun biçimde teleffuz etsin etmesin fark etmez."

"İmameyn'e göre, Arapça’yı uygun ölçüde teleffuz edemiyorsa, o takdirde Farsça veya herhangi bir dille caizdir. Aksi ise caiz değildir."

"İmam Şâfiî’ye göre, uygun biçimde teleffuz edebilsin, edemesin Farsça kıraat caiz değildir. Çünkü Kur'ân Arap lügati üzere inmiştir. Bu bakımdan Farsça okunan şey Kur'ân olamaz. Ancak Arapça’yı beceremeyen kimse -öğreninceye kadar- kıraat yerine tesbîh ve tehlilde bulunur (Sübhanallah ve Iâ ilahe illallah) der.»

Kâsânî, müctehidlerin bu konudaki delillerini, «Kur'ân'dan size kolay geleni okuyun.» mealindeki âyette geçen «Kur'ân» kelimesinden ne kastedildiği üzerindeki görüşlerini naklederek konuyu hayli genişlettikten sonra devamla diyor ki:
«İmam A'zam'a göre: Tevrat veya İncil, ya da Zebur'dan namazda bazı parçalar okursa -bunun muharrefe (değiştirilmiş) olmadığını kesinlikle biliyorsa- caizdir. Bilmiyorsa, caiz değildir. Çünkü Allah (C.C.) Kur'ân'da: “Onlar (Yahudi ve Hıristiyanlar) kelimelerin yerlerini değiştirirler.” buyurmuştur. Bu nedenle okunan kısmın muharref olması muhtemeldir." ('Bedayiu's-Sanayi' Fi Tertibi'şŞerayi' / Kâsânî, I/112 - 113, Beyrut-1974 –1394.)
İmam A'zam'a göre, Kur'ân'dan maksat, Allah kelâmına delâlet lâfızdır, ama bu Arapça lâfız olma itibariyle değildir. Allah kelâmıyla kaim olan sıfat itibariyledir ki bu, ibretler, öğütler, özendirmeler ve korkutmalardan, övgü ve ta'zimlerden ibarettir.
Kâsânî bu konuda İmam Ebû Hanîfe'nin İmamey'nin kavline döndüğüne dokunmamış ve bu konuda herhangi bir nakilde bulunmamıştır.

Mülteka Şerhi Mecmau'l-Enhür sahibi bu konuda diyor ki:
«İmam A'zam'a göre, Arapça’yı uygun ölçüde teleffuz edebilsin, edemesin Farsça İftitah Tekbiri getirmek sahihtir. İmameyn’e göre, ancak Arapça’yı uygun biçim ve anlamda teleffuzunu beceremeyen kimse hakkında caizdir.»

«Ama en sahih tespite göre, İmam A'zam bu konuda İmamey'nin görüş ve içtihadına rücu' etmiş (dönmüş) tür."

«Arapça teleffuzdan âciz olduğu için kıraati Farsça yerine getirmek hem İmam Azam'a göre, hem İmameyne göre caizdir. Arapça’yı teleffuzden âciz olmayan kimse hakkında ise, İmam A'zam'a göre yine caizse de İmameyne göre caiz değildir. Çünkü İmam A'zam'a göre, Kur'ân mânadır. Farsça (veya başka bir dil de) o mânaya delalet eder. Bu bakımdan başka dille kıraat caiz sayılır."

"Ancak bu cevaz sadece namazdaki kıraat hakkındadır.»

«Yapılan rivayete göre, İmam A'zam bu konuda İmameyn'in görüş ve içtihadına rücu' etmiş (dönmüş) tür. Sahih olan da budur; itimat da bu rivayete göredir. Nitekim musannif de onun rücu' ettiğini ihtiyar etmiş ve namazda kıraatin Arapça okunmasını imamların ittifakına dayayarak nakletmiştir.»
(Mecmau'l-Enhür Şerh-i Mülteka'l-Ebhur, I/92-93, Dersaadet-1327.)
Fetâvâ-yi Hindiyye'de bu konu biraz daha açıklanarak şu cümlelere yer verilmiştir:
«İmam Ebû Hanîfe'nin İmameyn'in kavline rücu' ettiği hakkında El-Esrar sahibi, «Bu benim ihtiyarımdır» diyor. Et-Tahkik Kitabında «Bu, muhakkiklerin hemen hepsinin seçip beğendiği bir rivayettir. Fetva da buna göredir» deniliyor. Şerh-i Nukaye'de de aynı husus belirtiliyor. En sahih olan da bu tespittir, kaydı yer alıyor.» Fetâvâ-yi Hindiyye, I/69 - 70, Mektebetü'l-İslâmiyye.)

Bütün bu rivayetlerden çıkarılan sonuç:

İmam A'zam'ın bu konuda İmameyn'in görüş ve içtihadına döndüğü, fukahanın ileri gelenlerinin hemen hepsine göre doğrudur. Hepsi de bu rivayeti en sahih kaydıyla belirtmeye çalışmış ve bir kısmı bunu ihtiyar ettiğini özellikle kaydetmiştir.

O halde Farsça ya da başka bir dil üzere kıraat konusunda fetva İmameyn'in içtihadına göredir. Kur'ân'ın ruhuna ve maksadına uygun olan da budur.
Nitekim Kitabu'l-Fıkh Ale'I-Mezahibi'l-Erbaa sahibi Abdurrahmân El-Cezîrî, Kıraat bahsinde Hanefî imamlarının görüşlerini ittifak halinde naklederek diyor ki:
«Hanefilere göre, Arapça okumaktan âciz olan kimsenin başka dillere göre okuması caizdir. Böylece kıldığı namaz sahihtir.» (Kitabu'1-Fıkh Alâ'l-Mezahibi'l-Arbaa, I/230, Mısır.)
(Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/238-241.)


İlave bilgi için tıklayınız:

Türkçe ibadet yapılabilir mi?

İbadetlerimizi niçin Arapça yapıyoruz? Türkçe olarak yapsak olmaz mı?


Sorularla İslamiyet

 
Üst