Çözüldü Kuranda bulamadığımız bazı meseleler?

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
َدَّثَنَا زَكَرِيَّا بْنُ يَحْيَى السَّاجِيُّ ، وَأَحْمَدُ بْنُ زُهَيْرٍ التُّسْتَرِيُّ ، قَالَا : ثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ ، ثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْأَنْصَارِيُّ ، ثَنَا صُرَدُ بْنُ أَبِي الْمَنَازِلِ ، قَالَ : سَمِعْتُ حَبِيبَ بْنَ أَبِي فَضَالَةَ الْمَكِّيَّ ، قَالَ : لَمَّا بُنِيَ هَذَا الْمَسْجِدُ مَسْجِدُ الْجَامِعِ ، قَالَ وَعِمْرَانُ بْنُ حُصَيْنٍ جَالِسٌ فَذَكَرُوا عِنْدَهُ الشَّفَاعَةَ ، فَقَالَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ : يَا أَبَا نُجَيْدٍ ، لَتُحَدِّثُونَا بِأَحَادِيثَ مَا نَجِدُ لَهَا أَصْلًا فِي الْقُرْآنِ ، فَغَضِبَ عِمْرَانُ بْنُ حُصَيْنٍ وَقَالَ لِرَجُلٍ : قَرَأْتَ الْقُرْآنَ ؟ قَالَ : نَعَمْ ، قَالَ : وَجَدْتَ فِيهِ صَلَاةَ الْمَغْرِبِ ثَلَاثًا ، وَصَلَاةَ الْعِشَاءِ أَرْبَعًا ، وَصَلَاةَ الْغَدَاةِ رَكْعَتَيْنِ ، وَالْأُولَى أَرْبَعًا ، وَالْعَصْرَ أَرْبَعًا ؟ قَالَ : لَا ، قَالَ : فَعَمَّنْ أَخَذْتُمْ هَذَا الشَّأْنَ ؟ أَلَسْتُمْ أَخَذْتُمُوهُ عَنَّا ، وَأَخَذْنَاهُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، أَوَجَدْتُمْ فِي كُلِّ أَرْبَعِينَ دِرْهَمًا دِرْهَمًا ، وَفِي كُلِّ كَذَا وَكَذَا شَاةً ، وَفِي كُلِّ كَذَا وَكَذَا بَعِيرًا كَذَا ، أَوَجَدْتُمْ فِي الْقُرْآنِ ؟ قَالَ : لَا ، قَالَ : فَعَمَّنٍ أَخَذْتُمْ هَذَا ؟ أَخَذْنَاهُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، وَأَخَذْتُمُوهُ عَنَّا ، قَالَ : فَهَلْ وَجَدْتُمْ فِي الْقُرْآنِ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَتِيقِ وَجَدْتُمْ هَذَا طُوفُوا سَبْعًا ، وَارْكَعُوا رَكْعَتَيْنِ خَلْفَ الْمَقَامِ ، أَوَجَدْتُمْ هَذَا فِي الْقُرْآنِ ؟ عَمَّنْ أَخَذْتُمُوهُ ؟ أَلَسْتُمْ أَخَذْتُمُوهُ عَنَّا ، وَأَخَذْنَاهُ عَنْ نَبِيِّ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ؟ أَوَجَدْتُمْ فِي الْقُرْآنِ لَا جَلَبَ وَلَا جَنَبَ وَلَا شِغَارَ فِي الْإِسْلَامِ ؟ قَالَ : لَا ، قَالَ : إِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - يَقُولُ : " لَا جَلَبَ وَلَا جَنَبَ وَلَا شِغَارَ فِي الْإِسْلَامِ " ، أَسَمِعْتُمُ اللَّهَ يَقُولُ لِأَقْوَامٍ فِي كِتَابِهِ : مَا سَلَكَكُمْ فِي سَقَرَ قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكِينَ حَتَّى بَلَغَ فَمَا تَنْفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِعِينَ . قَالَ حَبِيبٌ : " أَنَا سَمِعْتُ يَقُولُ الشَّفَاعَةَ

Habib b. Ebi Fadale El-Mekkî anlatıyor: Bu Mescid (Mescidul Cami) inşa edilince ve İmran b. Husayn(r.a) adlı Sahabe oturur halde iken , onun yanında Şefaat konusundan bahsettiler.

O kavimden bir adam :

Ey Ebâ Nuceyd , Siz bize hadisler anlatıyorsunuz. Oysa biz bunlarla ilgili Kur’an’da bir delil bulamıyoruz, der.

Hz. İmran r.a. adama çıkışarak şöyle sorar:


Sen Kur’an’ı okudun mu?


Evet


Peki, orada (farzları itibariyle) yatsı namazının dört, akşamın üç, sabahın iki, öğle ile ikindinin dört rekât olduğuna rastladın mı?


Hayır.


Peki, bunları kimden öğrendiniz? Bizden öğrenmediniz mi? Biz de Rasulullah s.a.v.’den öğrenmedik mi?

Yine (Kur’an’da) kırk dirheme bir dirhem, kırk koyuna bir koyun, şu kadar deveye şu kadar zekât düştüğüne rastladın mı?


Hayır.


O halde bu bilgileri kimden aldınız? Biz Rasulullah s.a.v.’den, siz de bizden aldınız.

Keza Kur’an-ı Kerim’de “Beyt-i Atîk’i (Kâbe’yi) tavaf etsinler.” (Hac, 29) ayetini gördünüz. Pekala, “Kâbe’yi yedi defa tavaf edin”, “Makam’ın arkasında iki rekât namaz kılın” diye bir ifadeye denk geldiniz mi? Kur’an’da buna rastladınız mı? Öyleyse bu bilgiyi kimden aldınız? Biz Rasulullah s.a.v.’den, siz de bizden almadınız mı?


Evet.


Peki İslâm’da celeb(¹), ceneb(²) ve şiğâr(³) ın olmadığına dair Kur’an’da bir delile rastladınız mı?


Hayır.


Oysa ben Allah Rasulü s.a.v.’in “İslâm’da celeb, ceneb ve şiğar yoktur” (Ebû Dâvûd, Zekat, 9) dediğini işittim. Öte yandan Allah Tealâ’nın Kur’an-ı Kerim’de “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasak etdiyse ondan da sakının.” (Haşr, 7) diye emrettiğini de duymuşsunuzdur. (Beyhakî, Delâilu’n-Nübüvve, 1/25, 26)

Ve Allahın bir kavim için ''Sizi şu cehenneme sürükleyip iten nedir?" Onlar şöyle derler: “- Biz namaz kılanlardan değildik,Yoksula yedirmezdik ''(Müddessir,42,43,44) ayetinden ''Fakat (o vakit) şefaatçilerin şefaatı onlara fayda vermez.''(Müddessir,48) ayetine kadar olan kısmı işittiniz mi?

Bu rivayeti nakleden Ravi Habib diyor ki : (Hz.İmran bu ayetleri okuduktan sonra) ''İşte bu kişiler dışında Şefaatçilerin Şefaati fayda verir'' dediğini işittim.(Taberâni,Mucemul Kebîr,no:547 ; İbn Hacer,Fethul Bari Şerhu Sahihi Buhari,6190)

وَأَخْرَجَ سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ بِسَنَدٍ صَحِيحٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ مَنْ كَذَّبَ بِالشَّفَاعَةِ فَلَا نَصِيبَ لَهُ فِيهَا . وَأَخْرَجَ الْبَيْهَقِيُّ فِي الْبَعْثِ مِنْ طَرِيقِ يُوسُفَ بْنِ مِهْرَانَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ : خَطَبَ عُمَرُ فَقَالَ إِنَّهُ سَيَكُونُ فِي هَذِهِ الْأُمَّةِ قَوْمٌ يُكَذِّبُونَ بِالرَّجْمِ وَيُكَذِّبُونَ بِالدَّجَّالِ وَيُكَذِّبُونَ بِعَذَابِ الْقَبْرِ وَيُكَذِّبُونَ بِالشَّفَاعَةِ ، وَيُكَذِّبُونَ بِقَوْمٍ يَخْرُجُونَ مِنَ النَّارِ . وَمِنْ طَرِيقِ أَبِي هِلَالٍ عَنْ قَتَادَةَ قَالَ قَالَ أَنَسٌ : يَخْرُجُ قَوْمٌ مِنَ النَّارِ وَلَا نُكَذِّبُ بِهَا كَمَا يُكَذِّبُ بِهَا أَهْلُ حَرُورَاءَ يَعْنِي الْخَوَارِجُ

Hz.Enes(ra) diyor ki : Kim şefaati inkar ederse onun Şefaatten nasibi yoktur.

Hz.Ömer(ra) bir gün hutbe verdi ve şöyle dedi : İleride Bu ümmetten bir topluluk Recmi,Deccali,Kabir Azabını,Şefaati inkar edecek ve (Günahkar bazı müminlerin cehennemden çıkacağını da) inkar edenler olacaktır.

Hz.Enes(ra) diyor ki : (Günahkar Müminler günahları kadar kalıp) Cehennemden çıkarılacaktır.(Sapık) Haricilerin (bunu) inkar ettiği gibi (Biz bunu) inkar etmiyoruz.(İbn Hacer,Fethul Bari Şerhu Sahihi Buhari,6190)




(¹) Celeb: Zekât memurunun bir yerde konaklayıp zekât verecek durumdaki mal sahiplerini oraya çağırıp toplaması ve zekâtları o yerde alması.


(²) Ceneb: At yarışına katılan kimsenin yanında bir de yedek at bulundurması ve koşu esnasında bindiği hayvan iyice yorulunca onu bırakıp yedekte olana binmesi, yani hile yapması.

(³) Şiğâr: Mehir alıp vermemek için iki kişinin birbirinin yakınlarından birer kadınla evlenmeleridir.























 
Son düzenleme:

okuryazar

Uzman Üye
Yaş ve kuru herşey kuranda varsa, kuranda olmayan şey yoktur denilebilir aslında. Ama belki biz anlamaktan aciziz kimbilir?

Ayrıca Mevlana hz lerine yanlış hatırlamıyorsam biri buna benzer bir soru soruyor, herşey kuranda varsa biz hepsini neden anlayamıyoruz diye, o da cevap veriyor diyor ki; kuran bir okyanus gibidir, herkes ondan kabının aldığı kadarını anlar, yani kabın bardak kadarsa bardak kadar anlarsın, kova kadarsa kova kadar doldurursun, gemi kadarsa gemi kadar doldurabiirsin, bu okyanusun az oduğu anlamına gelmez
 
Üst