Hayırlı bol salavatlı cumalar diliyoruz....

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Ya Rabbim

Gecenin serrinden muhafaza eyle
Sokakların fitnesinden koru
Gündüzün rehavetinden koru
Arkadasların boşundan koru
Malayanilikten koru
Ailemizi emin olamadıklarımızdan koru
Otururken gezerken konusurken yazarken bizi Sana kurban et Efendimize kurban et

Ya Rabbi su saatlerde halini Sana arzeden güzel kardeslerimizin dualarını fısıltılarını niyetlerini halis eyle kabül buyur.

Allah'ım!
Bütün müslüman kardeşlerimin, bizim bilmediğimiz,
Seninse muhakkak bildiğin sıkıntılarını gider.
Bizim hiçbirşey yapamadığımız dertlerine
Sen deva ol...
Her sarsıldıklarında tutamadığımız ellerini Sen tut,
Her incindiklerinde yakınlığınla merhemini sür.
Biz onları seviyoruz Sende Sev ve Sevindir (AMİN)

HAYIRLI CUMA LAR

Selam ve Dua ile...
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli

HAYIRLI CUMA LAR

Selam ve Dua ile...

http://www.dinibilgiler.gen.tr/resim/kelam/besmele.jpg




Ey Rabb'im!
Beni sana şükreden...
Seni anan...
Sen'den korkan...
Sana itaat eden ve sana yönelen kullarından eyle...
Tevbemi kabul et...
Günahlarımı affet....
Dua'larımı kabul et..
Iman ve islam-ı sabit kil...
Kalbime hidayet et...
Allah'ım!
Sen'den Rahmetine ve mağfiretine vesile olan amelleri,bütün günahlardan uzak olmayı,bol bol iyilik yapmayı,Cehennem'den kurtulup,Cennet'e kavuşmayı isteriz...
Allah'ım!
Yaptığımız zülüm ve günahları,şaka,ciddi ve kasten işlediğimiz kusurları affet...Bunların hepsi bizde var...
Allah'ım!
Beni en güzel şekilde yarattın,Ahlakımı da güzelleştir...
Allah'ım!
Bana iyi ameller yaptır,kötülüklerden vaz geçir,fakirleri ve düşkünleri sevdir,tevbelerimi kabul et...
Allah'ım!
Ihtiyarlığımda,ömrümün sonunda bana,bol bol rızık ihsan et...
Allah'ım!
Borç yükünden ve düşmanların hakimiyetinden sana sığınırız...
Allah'ım!
Verdiğin nimetlerin yok olmasından,lütfettiğin afiyetlerin kaybolmasından,beklenmedik afetlerden ve bütün gazablarından sana sığınırım....
Allah'ım!
Alaca illetinden,delilikten,cüzzamdan ve tehlikeli hastalıklardan sana sığınırım....
Allah'ım!
Kötü günden,kötü geceden,kötü zamandan,kötü arkadaştan,mahalledeki kötü komşudan sana sığınırım...
Allah'ım!
Sen'den başka ilah olmadığı,yedi kat göklerin sahibi ve Yüce Arş'ın sahibi olduğun icin senden istiyorum...
Sen her şeye kadirsin...
Allah'ım!
Kur'an dan okuduğumuz her bir cüz karşılığında bize mükafaat ve her bir harf karşılığında manevi bir tad ver...

AMİN...
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
[h=2]Bazı küfür ehli, -haşa- Allah'ın zalim olduğunu söylüyorlar. Gerekçe ise, bu dünyada bize yaşlılıklar, hastalıklar ve insani zaaflar verdiğini söylüyorlar. Risaleler ışığında nasıl cevap verebiliriz?[/h] Yazar: Sorularla Risale, 07-10-2011

Evvela, böyleleri zulmün ne demek olduğunu bilmiyor. İmam Gazali zulmü, "Bir başkasının mülkünde haksız yere tasarrufta bulunmak." şeklinde tarif ediyor. Demek kişinin kendi mülkünde tedbir ve tasarrufu, zulüm kapsamına girmiyor. Her şey Allah’ın mülküdür ve mülkünde dilediği gibi tedbir ve tasarruf eder. Öyle ise Allah’ın mülkünden olan insanın itiraz ve şikayete hakkı yoktur.
İkincisi, Allah’ın, mülkündeki tasarruflarında bizim bilmediğimiz ve göremediğimiz sayısız şefkat ve hikmet noktaları var. Öyle ise bütün hikmetler ihata edilmeden, hükme gitmek yanlış ve hatalı olur.
Üçüncüsü, şerri yaratmak şer değil, şerri kesp etmek şerdir. Allah’ın kainattaki cüzi şerleri bazı hikmet ve maslahatların tahakkuk ve tezahürü için yaratması şer sayılmaz. Bunları cüzi irade ile irtikap etmek ve onları kendi aleyhimize çevirmek şer oluyor. Yani Allah kainatı yaratırken, mutlak hayır üzerine yaratmıştır. İnsan ise suiradesi ile bazı hayırları kendi aleyhine çevirmek sureti ile şer yapmaktadır. Öyle ise burada İlahi adalete mugayir bir durum yok.
Mesela, yağmurun sayısız hikmet ve faydaları varken, insan dere önüne gelip ev yapar, sonra yağmur seli onu alıp götürür. İnsan kalkıp, yağmur benim evimi aldı, öyle ise şerdir, zulümdür diyemez. Yağmur hayır iken, insan bu hayrı tedbirsizliği yüzünden kendine şer yaptı.
Dördüncüsü, maddeciler işin sebep sonuç kısmına, yani işin madde cihetine yöneldikleri için o sebebin arkasında iman ve hidayet ile algılanabilecek sayısız mana ve maksatları göremiyorlar. Doğal olarak, cüzi şerler onların nazarında şişerek külli şer ve zulüm şekline dönüşüyor. Tıpkı ruh hastası olan birisinin karanlıkta sanrı (halüsinasyon) görmesi gibi, bu maddeciler de büyük bir hayra hizmet eden küçük ve basit şerleri, adeta kainatı sarmalamış bir örtü gibi telakki ediyorlar. Bu onların ruhi bir marazından başka bir şey değildir.
Beşincisi, Allah’ın isimleri, hükümlerinin ve manalarının gereğini yapıp, fiiliyat aleminde görünmek ve tecelli etmek isterler. Nasıl ressamlığa kabiliyetli olan birisi resim kabiliyetini göstermek için önce resim yapar, sonra da o resimleri sergilemek için bir sergi salonu açar. Temsilde hata olmasın, Allah’ın her bir ismi de kendi hüküm ve manasını görmek ve göstermek ister. Hal böyle olunca, Allah bütün isimlerinin mana ve hükümlerinin gereğini icra eder ve ediyor.
Mesela, Allah’ın Şafi ismi kendi mana ve hükmünü gösterip icra etmek için nasıl hastalığı iktiza ediyor ise, Rezzak ismi de açlığı ister. Muhyi ismi hayatı iktiza ederken, Mümit ismi ölümü ve ölüme aracı olan vesileleri ister. İnsanın başına gelen musibet ve sıkıntıların en önemli gerekçesi bu isimlerin sahnelenme isteğidir.
Allah kainatta tertip ve sebepler vasıtası ile iş gördüğü için, bir neticeye ve sonuca ulaşmak bu tertip ve sebepleri kat etmek ile mümkündür. Yani bir elmayı yemek için, ağacı dikip, bakıp öyle yiyeceksin. Bu dikmek ve bakmak insan için bir zahmettir, lakin neticesi olan elma ise bir rahmettir. Demek zahmetin neticesi rahmettir. Namaz kılmak nefse bir zahmettir, lakin dünyevi ve uhrevi faydaları ise bir rahmettir. Oruç tutmak nefse bir eziyet ve zahmettir, lakin neticesinde kalp ve ruhun inkişaf edip letafet kazanması ve kabir ve ahirette cennet kazanılması da bunun rahmeti ve ücretidir.
Musibetler ve dünyevi sıkıntılar nefis ve cisim için birer elem ve azap gibidir. Lakin sabır ve metanet ile onlara razı olmak ve isyan etmeden teslim olmakta, hem dünyevi hem de uhrevi çok lezzetler vardır. Orucun açlığı bir elemdir, lakin neticesindeki menfaat ve faydalar bunun lezzetleri hükmündedir. Burada oruç meşakkat iken, kabirde hakiki ve baki bir lezzet olacaktır. Bunu diğer ibadet ve amellere de tatbik edebiliriz.
Mesela, bir derviş şiddetli bir riyazet ve çile ile nefisine büyük zahmet ve elemler verdirir. Ama sonunda nefsin o kesif arzuları kırılıp, ruh ve kalp mahiyetinde hükmetmeye başlayınca, o zahmet ve elemler rahmet ve ulvi lezzetlere dönüşür. Velayet makamının o nurlu ve tatlı meyvelerini tadar. Yalnız, bu tatmak, zahmet ve elemin bir neticesidir. Yoksa zahmet ve elemleri atlayarak rahmet ve lezzetlere ulaşılmıyor.
Altıncısı, bu zahmet ve sebep perdeleri, İlahi isimlerin terbiye ve talimi içindirler. Yani bu perdeler ve zahmetler olmasa o isimler anlaşılmaz.
Bir heykeltıraş kaba saba bir taşı eline alır, onu çekiç ve keskisi ile şekilden şekle sokar. Bazen kırar, bazen döver, bazen ortadan yarar, bazen kaba yerlerini inceltir, bazen çıkıntılarını törpüler ve hakeza. En sonunda ortaya çok kıymetli bir heykel çıkar. Başlangıçta kaba saba bir taş iken, zorlu ve meşakkatli bir süreçten sonra paha biçilmez bir sanat haline gelmiştir.
İşte insan da aynı bu madenler ve taşlar gibi çok geniş ve mükemmel istidatlar ile dünyaya gelir, ama işlenmediği ve inkişaf etmediği için hiçbir değer ve kıymet ifade etmez. Bu yüzden Allah insandaki bu kıymet ve değeri açığa çıkarmak ve inkişaf ettirmek için heykeltıraşın taşı işlemesi gibi, insanı işler ve imtihana tabi tutar. Bu imtihan ve işlemek esnasında insan bazı sıkıntı ve meşakkatler çeker, ama netice itibari ile insan insan-ı kamil olup cennete layık bir kıymet kazanır. Tıpkı kaba taşın paha biçilmez bir yapıt olması gibi, insan da kainata bir halife olur.
Mesela, insandaki akıl ve kalp iki kıymetli madendir. Allah bu madenleri işletmek için insanı bir takım merhale ve süreçlerden geçirir. İnsanın çocukluk devresinde aklı ve kalbi basit ve ilkeldir. Daha sonra hayatın süzgeçlerinden ve imbiklerinden geçtikçe tekemmül eder ve keskinleşir. Hatta her yıl içinde bu gelişimi görmek mümkündür. Bunun en somut örneği, ilkokul ile üniversite arasındaki sınıf ve derecelerdir. İlkokulda harfleri hecelerken, üniversitede en zor problemleri çözer. Bu kemale kavuşmak için eğitim ve öğretim süzgeçlerinden geçilip gelinmiştir. Çocukken, kalp basit şeyleri sever ve onlarla meşgul olur, ama büyüdükçe sevdiği şeyler de değişir ve karmaşıklaşır. Bu da kalbin hareket ile tekemmül ettiğinin bir emaresidir.
Sabır kuvveti genç ve toy olan insanda az iken, hayatın süzgeçlerinden geçmiş ihtiyar insanlarda daha fazladır. Bu da insanın fıtratına konulmuş önemli bir madendir. Bu maden olmasa acılar ve sıkıntılar insanı bitirir. Ama Allah bu acı ve sıkıntılara karşı mukavemet olsun diye sabır kuvvetini insana vermiştir. İşte insan bu sabır madenini işlettirip inkişaf ettirirse, her alanda başarı sağlar. Zira bütün başarıların temelinde sabır vardır. Bu bakış açısını ve ölçüsünü diğer duygu ve latifelerimize de tatbik edebiliriz.
İşte insanın kabiliyetlerinin inkişaf ve tezahür etmesi bu şekilde cereyan ediyor.
Okunma Sayısı : 62
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Ebu Hureyre Radiyallahu Anh anlatıyor: Hz. Resulullah (Sallallahu Aleyhi Vessellem) buyurdular ki:

"(Büruc suresinin), 'İçlerinde burçları bulunan semaya, vaadedilen güne, şahidlik edene ve şahidlik edilene andolsun...' (1-3) ayetlerinde geçen 'vaadedilen gün'den maksad kıyamet günüdür; 'şahidlik edilen gün'den maksad arefe günüdür; 'şahidlik eden'den maksad da cuma günüdür."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi Vessellem) devamla buyurdular ki;

"Güneş, cumadan daha hayırlı bir gün üzerine ne doğdu ne battı. Onda bir an vardır ki, hayır duası o ana rastlayan bir kulun duası, mutlaka kabul edilir, bir şerden sakınma (istiâze) talebinde bulunan kimse de mutlaka ondan sakındırılır."

(Tirmizi, Tefsir, Bürûc)

---

Hayırlı Cumalar...
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Allah Resulünden (asm)...
Büreyde (r.a.) rivayet ediyor:
Bâzı sözler sihir gibidir. Bâzı ilimler cehalettir. Bâzı şiirler de hikmettir. Bâzı sözler de dinleyene bir yüktür.

Hadis-i Şerif Meali - Camiü's-sağir - 2458
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
İşte, ey tembel nefsim! Beş vakit namazı kılmak, yedi kebâiri terk etmek, ne kadar az ve rahat ve hafiftir. Neticesi, meyvesi, faidesi ne kadar çok mühim ve büyük olduğunu, aklın varsa, bozulmamışsa anlarsın. Ve fısk ve sefahete seni teşvik eden şeytana ve o adama dersin: Eğer ölümü öldürüp zevâli dünyadan izale etmek ve aczi ve fakrı beşerden kaldırıp kabir kapısını kapamak çaresi varsa, söyle, dinleyelim. Yoksa, sus! Kâinat mescid-i kebirinde Kur’ân kâinatı okuyor, onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım. Hidayetiyle amel edelim. Ve onu vird-i zeban edelim. Evet, söz odur ve ona derler. Hak olup Haktan gelip hak diyen ve hakikati gösteren ve nuranî hikmeti neşreden odur.

اَللّٰهُمَّ نَوِّرْ قُلُوبَناَ بِنُورِ اْلاِيمَانِ وَالْقُرْاٰنِ اَللّٰهُمَّ اَغْنِناَ بِاْلاِفْتِقَارِ اِلَيْكَ وَلاٰتَفْقُرْناَ بِاْلاِسْتِغْنَاۤءِ عَنْكَ تَبَرَّاْنَا اِلَيْكَ مِنْ حَوْلِناَ وَقُوَّتِناَ وَالْتَجَئْنَاۤ اِلٰى حَوْلِكَ وَقُوَّتِكَ فَاجْعَلْناَ مِنَ الْمُتَوَكِّلِينَ عَلَيْكَ وَلاَ تَكِلْنَاۤ اِلٰى اَنْفُسِناَ وَاحْفَظْناَ بِحِفْظِكَ وَارْحَمْناَ وَارْحَمِ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَصَلِّ وَسَلِّمْ عَلٰى سَيِّدِناَ مُحَمَّدٍ عَبْدِكَ وَنَبِيِّكَ وَصَفِيِّكَ وَخَلِيلِكَ وَجَمَالِ مُلْكِكَ وَمَلِيكِ صُنْعِكَ وَعَيْنِ عِنَايَتِكَ وَشَمْسِ هِدَايَتِكَ وَلِسَانِ حُجَّتِكَ وَمِثَالِ رَحْمَتِكَ وَنُورِ خَلْقِكَ وَشَرَفِ مَوْجُودَاتِكَ وَسِرَاجِ وَحْدَتِكَ فِى كَثْرَةِ مَخْلُوقَاتِكَ وَكَاشِفِ طِلْسِمِ كَاۤئِنَاتِكَ وَدَلاَّلِ سَلْطَنَةِ رُبوُبِيَّتِكَ وَمُبَلِّغِ مَرْضِيَّاتِكَ وَمُعَرِّفِ كُنُوزِ اَسْمَاۤئِكَ وَمُعَلِّمِ عِبَادِكَ وَتَرْجُمَانِ اٰيَاتِكَ وَمِرْاٰةِ جَمَالِ رُبوُبِيَّتِكَ وَمَدَارِ شُهُودِكَ وَاِشْهَادِكَ وَحَبِيبِكَ وَرَسُولِكَ الَّذِۤى اَرْسَلْتَهُ رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ وَعَلٰۤى اٰلِهِ وَصَحْبِهِۤ اَجْمَعِينَ وَعَلٰۤى اِخْوَانِهِ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالْمُرْسَلِينَ وَعَلٰى مَلٰۤئِكَتِكَ الْمُقَرَّبِينَ وَعَلٰى عِبَادِكَ الصَّالِحِينَ اٰمِينَ [SUP]1[/SUP] [h=3]Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler :[/h] [SUP]1[/SUP] : Allahım, kalbimizi iman ve Kur’ân nuruyla nurlandır. Allahım, kendimizi daima Sana muhtaç olduğumuzu hissetmekle bizi zengin eyle; Senin rahmetine ihtiyaç duymamakla bizi fakir düşürme. Biz kendi güç ve kuvvetimizden vazgeçip Senin güç ve ve kuvvetine sığındık. Sen de bizi, Sana tevekkül edenlerden eyle. Bizi nefsimize terk etme. Bizi hıfzınla koru. Bize, erkek ve kadın bütün mü’minlere rahmet et. Kulun, peygamberin, yüce katından seçtiğin, dostun, mülkünün güzelliği, sanatının sultanı, inâyetinin pınarı, hidâyetinin güneşi, hüccetinin lisanı, rahmetinin timsali, yaratıklarının nuru, mevcudatının şerefi, pek çok olan mahlukatının içinde birliğinin kandili, kâinatının tılsımının keşfedicisi, rubûbiyet saltanatının ilâncısı, râzı olduğun şeylerin tebliğcisi, isimlerinin definelerinin tanıtıcısı, kullarının öğreticisi, kâinatının delillerinin tercümanı, rububiyetine ait güzelliklerin aynası, Senin görünüp gösterilmene vesile olan habibin ve âlemlere rahmet olarak gönderdiğin resulün olan Efendimiz Muhammed’e, bütün âl ve ashâbına, kardeşleri olan nebî ve resullere, mukarreb meleklerine ve sâlih kullarına salât ve selâm eyle. Âmin.
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Sitemize Yeni Eklenenler...
[h=3]Mesnevi-i Nuriye Şemme Dersleri, 5. Bölüm[/h] http://www.nurpenceresi.com/index.php?oku=2043 "İ’lem eyyühe’l-aziz! Kâinatın miftahı, anahtarı insanın elindedir. Âlemin kapıları açık ise de mânen kapalıdır. Cenâb-ı Hak bütün o kapıları ve kenz-i mahfîyi açan ene namında bir miftahı insanın eline vermiştir. Fakat, ene de kapısı kapalı bir bilmecedir. Bunun kapısı açılıyorsa kâinatın da kapıları açılıyor."
Yer:
Mesnevi-i Nuriye | Şemme | 20. İ'lem
Açıklayan: Prof. Dr. Alaaddin Başar

(06-Ekim-2011)
[h=3]Allah'ın Kudreti İçin Bir Baharı Halk Etmek Bir Çiçek Kadar Kolaydır[/h] http://www.nurpenceresi.com/index.php?oku=2042 "ÜÇÜNCÜ ESAS: Fâil muktedirdir. Evet, nasıl haşrin muktazisi, şüphesiz mevcuttur. Haşri yapacak Zât da nihayet derecede muktedirdir. Onun kudretinde noksan yoktur. En büyük ve en küçük şeyler Ona nisbeten birdirler. Bir baharı halk etmek, bir çiçek kadar kolaydır."
Yer:
Sözler | Yirmi Dokuzuncu Söz | İkinci Maksat | Üçüncü Esas
Açıklayan: Mustafa Karaman

(05-Ekim-2011)
[h=3]İsm-i Hakem (Otuzuncu Lem'a, Üçüncü Nükte, Üçüncü ve Dördüncü Nokta)[/h] http://www.nurpenceresi.com/index.php?oku=2041 "Sâni-i Kadîr, ism-i Hakem ve Hakîmi ile, bu âlem içinde binler muntazam âlemleri derc etmiştir. O âlemler içinde en ziyade kâinattaki hikmetlere medar ve mazhar olan insanı bir merkez, bir medar hükmünde yaratmış."
Yer:
Lem'alar | Otuzuncu Lem'a | Üçüncü Nükte | Üçüncü ve Dördüncü Noktalar
Açıklayan: Mehmed Kırkıncı Hocaefendi

(04-Ekim-2011)
[h=3]Mü'minler Ancak Kardeştirler, 4. Bölüm [/h] http://www.nurpenceresi.com/index.php?oku=2038 "Hayat-ı içtimaiyece, inat ve tarafgirlik gayet muzır olduğunu beyan eder."
Yer: Mektubat, Yirmi İkinci Mektup, Beşinci Vecih
Açıklayan: Dr. Ahmet Çolak


(20-Temmuz-2011)
[h=3]Mü'minler Ancak Kardeştirler, 3. Bölüm [/h] http://www.nurpenceresi.com/index.php?oku=2036 "DÖRDÜNCÜ DÜSTUR: Ehl-i kin ve adâvet, hem nefsine, hem mü’min kardeşine, hem rahmet-i İlâhiyeye zulmeder, tecavüz eder. Çünkü, kin ve adâvetle nefsini bir azâb-ı elîmde bırakır. Hasmına gelen nimetlerden azâbı ve korkusundan gelen elemi nefsine çektirir, nefsine zulmeder."
Yer:
Mektubat | Yirmi İkinci Mektup | Dördüncü Vecih, Dördüncü Düstur
Açıklayan: Dr. Burhan Sabaz

(01-Ekim-2011)
[h=3]Biz Dünyaya Neden Geldik?[/h] http://www.nurpenceresi.com/index.php?oku=2035 Açıklayan: Prof. Dr. Şener Dilek

(29-Eylül-2011)
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Esma-ül Hüsna
Es-Semi: Ezelden ebede varlıkların bütün seslerini biri diğerine engel olmaksızın işiten; kâinattaki bütün ses ve işitmeler Onun herşeyi kuşatan işitme sıfatının tecellîleri olan.
El-Basîr: Gizli ve açık herşeyi her haliyle çok iyi gören, sonsuz kudret ve hikmetiyle her canlıya lâyık gözü ve görme kabiliyetini ihsan eden.

Cevşen-ül Kebir'den...
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey Rabbimiz,
Ey İlâhımız,
Ey Seyyidimiz,
Ey Mevlâmız,
Ey Yardımcımız,
Ey Koruyucumuz,
Ey Kâdirimiz,
Ey Râzıkımız,
Ey Delilimiz,
Ey Medetkârımız,

Bütün kusurlardan uzaksın. Senden başka ilâh yok! Affet bizi. Bizi Cehennemden kurtar.
AMİN AMİN AMİN ECMAİN İNŞ.AMİN.........
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Kur'an-ı Kerim'den...
Bilmez misin ki, kuşkusuz Allah gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Kuşkusuz bunların hepsi bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da)dır. Şüphesiz bu, Allah'a göre çok kolaydır.
"Hacc Sûresi 70. Ayet Meali"
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Esma-ül Hüsna
Es-Semi: Ezelden ebede varlıkların bütün seslerini biri diğerine engel olmaksızın işiten; kâinattaki bütün ses ve işitmeler Onun herşeyi kuşatan işitme sıfatının tecellîleri olan.
El-Basîr: Gizli ve açık herşeyi her haliyle çok iyi gören, sonsuz kudret ve hikmetiyle her canlıya lâyık gözü ve görme kabiliyetini ihsan eden.

Cevşen-ül Kebir'den...
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey Rabbimiz,
Ey İlâhımız,
Ey Seyyidimiz,
Ey Mevlâmız,
Ey Yardımcımız,
Ey Koruyucumuz,
Ey Kâdirimiz,
Ey Râzıkımız,
Ey Delilimiz,
Ey Medetkârımız,

Bütün kusurlardan uzaksın. Senden başka ilâh yok! Affet bizi. Bizi Cehennemden kurtar.
 
Üst