el-Mübdi'

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
el-Mübdi'

el-Mübdi’, mahlûkatı, maddesiz, örneksiz olarak ilk baştan yaratan, kâinatı yoktan var eden demektir.
Secde sûresi (32), 7: “Yarattığı her şeyi güzel yaratan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayan O’dur.”
Televizyon ve videolar, belgeselleri izlemek için kullanılsaydı, insanlık için büyük bir hizmet vasıtası olurdu, diye düşünürüm hep dostlarım. Çünkü bir

aracı, ne amaçla kullanırsanız, size o amaç doğrultusunda hizmet edecektir.
Belgeseller, Allah’ın varlığını, kudretini ve sanatını insanlara ilim yoluyla anlatır... Yıllarını, araştırmalarla tüketmiş nice ilim adamının

belgesellerini, şu muhteşem kâinatın sırlarını açıklamaları olarak seyrettim daima...
Denizlerin ve okyanusların serin maviliklerinde gizlenen o, şahane dünyada yaşayan inanılmaz güzellikteki su canlıları ve bitkileri hep bir ağızdan, “Beni O,

Rahmân ve Rahîm Olan, Musavvir ve Mubdi’ olan Rabbim yarattı” der. Ormanların koyu yeşillikleri arasından nice şekil ve yapıda, sayısız hayvancık, yeşilin

binbir tonu içinde başlarını uzatarak, “Benim sahibim, “el-Mübdi’ olan Allah’tır.” der, dostlarım!
Göklerin engin maviliklerinde, sonsuzluğa kanat çırpan nice kuş türü, uçuşları ve yaradılış amaçlarıyla insanlara hem teknolojide “yol göstericilik” vazifesi

yapmaktadır, hem de “Bizi Yaratan O, el-Mübdi’ olan Allah’tır” demektedir.
Yûnûs sûresi (10), 34: “De ki: “Allah’a eş tuttuğunuz ortaklarınızdan, önce yaratıp, sonra da onu çevirip yeniden diriltecek var mı?” De ki, “Önce yaratıp,

sonra da onu yeniden yaratacak olan Allah’tır. O halde nasıl yoldan saptırılıyor, döndürülüyorsunuz?”
Ankebût sûresi (29), 19: “Allah’ın mahlukunu ilk baştan nasıl yarattığını, sonra bunu tekrarladığını görmediler mi? Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.”
İnsanın vazifesi, etrafında olup bitenleri görüp, Rabbini tanımak ve bilmektir dostlar. Allah (cc) kâinat kitabı ile eserlerini göstererek, kendisini öyle

tanıtır ki kullarına, yeter ki sadece gözlerinizle değil; yüreğinizin gözüyle bakın etrafınıza.
el-Mübdi’dir O! Her şeyi, en baştan, örneksiz yaratandır O!
Ya, kendi vücudumuz... Harika bir laboratuar, harika bir fabrika gibi işleyen, “antika eserler müzesi” olan vücudumuz, hâl lisanı ile neler anlatmaktadır,

bakana, görene ve duyana bilir misiniz?
Bilgisayarlara mı hayransınız? Onu üreten, icat eden de insanın aklı; beyni! Ya, o beyni Yaratanı, O Muhteşem Sanatkârı ne kadar düşünüyor ve O’na ne kadar

şükrediyorsunuz?
Biz insanlar, kaza ile kaybedilen bir organımız için milyarlar harcayarak protezler yaptırıp, onların sun’ileri ile hayatımızı devam ettirmek için çaba

gösterirken, hiçbirimiz, her biri, milyarlara bedel, el, ayak, göz, kalp, beyin gibi organlarımız için; tek kuruş ödemeden bize ihsân edilen bu harika

organlar için, ne kadar şükretmemiz gerektiğini; şükretmek için neler yapmamız gerektiğini, yeterince düşünmüyoruz değil mi dostlar?
Her biri, bir mühendislik harikası olan organlarımızın, o muhteşem dizaynını yapan Yüceler Yücesine, “teşekkür etmek” demek olan kulluğumuz ne boyutta

canlar?
Yûnûs sûresi (10), 4: “Dönüşünüz hep O’nadır. Allah’ın vaadi haktır. Her şeyi ilk baştan yaratan O’dur. Sonra iman edip salih amel işleyenleri hak ettikleri

ölçüde mükâfatlandırmak için geri döndürecek olan yine O’dur...”
el-Mübdi’dir O!
Ve hesap günü geldiğinde bizleri huzurunda toplayacak olandır O!
Enbiyâ sûresi (21), 104: “Göğü, kitab dürer gibi dürdüğümüz zaman, yaratmaya ilk başladığımız gibi, katımızdan verilmiş bir söz olarak onu tekrar var

edeceğiz. Doğrusu biz bunları yaparız.”
Bürûc sûresi (85), 13: “Yoktan O yaratır ve tekrar O diriltir.”
Ey, ellerime isimlerini; parmağıma mührünü, yüreğime sevgisini işleyenim!
Ey, “Dua et, icabet edeyim.” buyuranım!
Başım arzda secdede, ellerim göklere uzanmış, bütün varlığımla duadayım Sana! Maddî ve manevî bütün imkânlarımla şükretmek için yolundayım!
Sen, yollarımızı kolaylaştır! Sen, amellerimizi rızana muvafık eyle! Sen, bizleri Sana kullukta, Sana kul olmaya layık eyle! Âmîn...
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
Üst