Dinimizin Temizliğe Verdiği Büyük Önem

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Dinimizin Temizliğe Verdiği Büyük Önem ayet ve hadislerle. Konu içerisinde ayet ve hadis de bulunmaktadır. Okuyunca genel olarak temizlik ile ilgili bir yazı okumuş olacaksınız.

Abdest konusuna geçmeden önce İslam dininin temizliğe verdiği öneme ve bununla ilgili birkaç hususa değinmek gerekir.

Ana Unsur ve Amaçları:

Kur'ân-ı Kerim'in birçok yerinde Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)'in hadislerinde ve örnek hayatında temizliğin önemi ve gerekliliği üzerinde ısrarla durulmuş, genel anlamda temizlik ve ibadet amaçlı temizlikle ilgili kurallar ve ölçüler getirilmiş ve temizlik bazı ibadetler için ön şart sayılmıştır. Bu, hem İslâm dininin dünya hayatına uzanan bir köprü olması, hem de yaradılışından beklenen ulvi gaye ve hikmetlerin gerçekleşme alanı olması bakımından insana önem vermesinin, maddi ve manevi yönleriyle insan hayatını bir bütün halinde ele almasının ve neticede bu hayatı düzene koymada ferde yardımcı olmasının tabii bir sonucudur. Çünkü din, özü itibariyle manevi kirlerden arınma, Yüce Allah'ı tanıma, o'na itaat ve ibadet etmeden ibaret gibi görünse de bunun yanında, ruhun yücelmesi ve insanın böyle manevi bir bağlantı ortamına geçebilmesi için insanı çepeçevre kuşatan fiziki şartların da buna uyması gerekir.

İbadet hayatıyla ve manevi temizlenme ile vücut ve çevre temizliği arasında sıkı bir bağın kurulması, Kur'ân-ı Kerim'de de temizlikten, hem maddi hem de manevi temizliği kapsayacak şekilde genel bir anlatımla söz edilmesi böyle bir anlam taşır. Öte yandan İslâm dini ferdin âhiret kadar dünya hayatında da her yönden mutlu ve huzurlu olmasım arzu etmiştir. Bundan dolayı dinimiz, Müslümanların sağlıklı ve güvenli bir toplum oluşturmasını dini hayat için adeta ön şart mesabesinde (değerinde) gerekli gördüğünden, başta vücut (beden) temizliğini dini mükellefiyet kapsamında görmüş, bu konuda ferde birçok ödev ve sorumluluk yüklemiştir.

İslâm'a göre (genel anlamda) temizlik ile ibadet, gayesine yönelik olarak birbirini tamamlar ve birlikte bir anlam ifade ederler. Bu sebeple İslâm âlimleri temizliği maddi temizlik, manevi temizlik ve hükmî temizlik şeklinde üç safhalı bir faaliyet olarak görmüşlerdir. Beden (vücut), elbise ve çevre temizliği şeklinde ifade edilen maddi temizliğin de genelde ibadete hazırlık ve ön şart olarak, kimi durumda ibadet olarak değerlendirilmiş olması, İslâm'da temizliğe ibadet anlayışının kazandırıldığını gösterir. Abdest ve gusül, hükmi temizlik kademesidir. Üçüncü kademede ise kişinin uzuvlarını gıybet, yalan, haram yemek, mala hıyanet etmek gibi günahlardan; kalbini haset, kibir, gösteriş, hırs ve benzeri kötü huy ve hastalıklardan, hatta benlikten ve Allah'ın sevgisine gölge düşürecek her şeyden temizlemesi gerekir. İşte bu düşünceden yola çıkarak müslümanın kademe kademe, adım adım temizlenip arınması, Allah (c.c.)'ın huzuruna böyle bir safiyetle pak olarak çıkması ön görülmüştür.

İslâm'ın ısrarlı takibi sonucu olarak temizlik, biz Müslümanların hayatlarının bir parçası, dini yönü ağır basan bir düşünce ve gelenek olarak yerleşmiş, fıkıh kitaplarının ilk bölümünü temizlik (taharet) konusu teşkil etmiştir. Bu bölümde ibadetlere hazırlık mahiyetinde ve onların ön şartı olan abdest, gusül, teyemmüm gibi hükmi temizliğin yanı sıra suların temizliği, dinen ve maddeten pis (necis) sayılan şeyler, temizlenme usulleri gibi konular da ayrıntılarıyla ele alınmaktadır. Zahirde görünen kir ve pisliklerin giderilmesi "necasetten taharet", abdestsizlik durumunun kaldırılması ise "hadesten taharet" olarak adlandırılır.

İslâm dini beden ve elbise temizliğini emrettiği gibi, kalp ve gönül temizliğini de emretmiştir. Beden ve elbise temizliği, görünen kir ve pisliklerin temizlenmesi anlamına geldiğinden buna "Maddi (dış) temizlik" denilmiştir.

Dinimizin, üzerinde önemle durduğu diğer temizlik ise kalp ve gönül (yani iç) temizliğidir. Kalbin temizliği, dünyevi ilişkiler boyutunda, insanın hemcinslerine karşı kötülük, kin ve haset gibi olumsuz duygulara kalbinde yer vermemesi, aksine iyilik ve güzellik sıfatlarını ilke edinmesi anlamına geldiği gibi, tasavvufi manada kalbin Allah'ın sevgisine gölge düşürecek her şeyden arınması anlamına gelir ki her iki boyutuyla kalbin temizlenmesi "gerçek-hakiki bir temizlik"tir. İslam dini gerek maddi temizlik, gerekse manevi temizliği önemle ve ısrarla emrettiği için, her iki çeşit temizlik için en genel anlamla "dini temizlik" ifadesini kullanmak da mümkündür.

Üçüncü bir temizlik çeşidi ise, özellikle namaz ibadeti için şart koşulan ve fıkıh kitaplarında "hadesten taharet" olarak isimlendirilen "ibadet amaçlı temizlik"tir. Başka ifade ile "hükmi temizlik" tir.

Temizlik, İslâm'ın çok önem verdiği dini bir vecibe ve sağlıklı yaşamanın önemli bir şartı olmasının yanı sıra insan olmanın onur ve şerefinin de gerektirdiği tabii bir durumdur. Kişinin bedenini (vücudunu) ve çevresini maddi kirlerden temizlemesi, hükmi (dinimizin ön gördüğü şart, kural) temizlik için genelde ön şart durumundadır. Maddi temizliğin tabii usulü ise, su ile temizliktir. Bunun için fıkıh kitaplarında suyun kendisinin temiz olması ve temizlikte kullanılması konusu üzerinde öncelikle ve önemle durulur.

Beden, elbise ve namaz kılınacak yerin de namaz ve benzeri ibadetlerin sıhhatine engel olan, hakiki yani maddi pisliklerden temizlenmesi gerekir. Yine bunun yanında abdestsizlik ve cünüplük gibi hükmî (dinimizce haram sayılan) kirlilikten de temizlenmek gerekir. Yukarıda değindiğimiz gibi birincisine "necasetten taharet" İkincisine de "hadesten taharet" adı verilir. Bu iki çeşit temizlik de namaz ve benzeri ibadetler için ön-temel şart olarak kabul edilmiştir.
 
Üst