Câhiliye Sapıklığı

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
HAZRET-İ MUHAMMED Aleyhisselâm

Câhiliye Sapıklığı

Mekke ve çevresindeki müşrikler koyu bir cehâlet içinde hayat sürüyorlardı. Ekinlerle hayvanlardan birer pay kendi putlarına, kendi anlayışlarına göre birer pay da Allah'a ayırırlardı. Allah için ayırdıklarını misafirlerine, yoksullara, muhtaçlara sarfederler; putlar için ayırdıklarını putlara ve puthanedeki hizmetçilere harcarlardı. Putlara ayırdıklarından bir şey yok olur veya harcanacağı yere yetmeyecek olursa, Allah'a ayırdıklarından alarak noksanlığı giderirlerdi. Allah'a ayırdıkları yetmezse, onu putlarına ayırdıkları ile takviye etmezlerdi.

Onların bu sapık inançları reddedilerek Âyet-i kerime'lerde şöyle buyurulmuştur:

"Allah'ın yarattığı ekinlerle hayvanlardan O'na pay ayırdılar ve kendi zanlarınca: 'Bu Allah'ındır, şu da O'na koştuğumuz ortaklarımızındır.' dediler. Ortakları için ayırdıkları Allah'a ulaşmıyor, fakat Allah için ayırdıkları ortaklarına ulaşıyor! Ne kötü hüküm veriyorlar?" (En'âm: 136)

Halbuki Allah-u Teâlâ bu hususta ne bir emir vermiştir, ne böyle bir paylaştırma yapacaklarına dâir bir hüküm indirmiştir.

"Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden o bilmezlere (putlara) pay ayırırlar. Allah'a andolsun ki siz uydurup durduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz!" (Nahl: 56)

Ahirette hiç şüphesiz ki bunun cezasına kavuşacaksınız.

"Onlar bâtıl zanda bulunarak: 'Bu hayvanlarla ekinler yasaktır. Onları bizim istediklerimizden başkası yiyemez. Şunlar da sırtları yasaklanmış hayvanlardır.' dediler." (En'âm: 138)

Binilmesi, yük yükletilmesi ve herhangi bir şekilde kullanılması haramdır.

"Allah 'Bahîre', 'Sâibe', 'Vasîle' ve 'Hâm' diye bir şey meşru kılmamıştır. Fakat kâfirler Allah'a karşı yalan uydururlar. Onların çoğunun akılları ermez." (Mâide: 103)

Câhiliye dönemi insanlarının bir takım âdetleri vardı. Beş kere yavrulayıp da beşinci yavrusu erkek olan devenin kulağını yarıp salıverirler, artık ondan istifade etmezler, bu deveye "Bahîre" ismini verirlerdi. Bazı hayvanları putlara tahsis ederler, onlara da Âyet-i kerime'de geçen isimleri verirlerdi. Yapacaklarını yapar, sonra da bunu kendilerine Allah-u Teâlâ'nın emrettiğini söylerlerdi.

"Ayrıca bir kısım hayvanları (keserken), Allah'ın adını anmazlar, Allah'a karşı yalan uydururlar. Allah onları, yaptıkları iftiraları yüzünden cezalandıracaktır." (En'âm: 138)

Onları putları adına keserler, bunu da kendilerine Allah'ın emrettiğini söyleyerek iftira ederlerdi. O ise onları hiç şüphesiz, lâyık oldukları cezalara kavuşturacaktır.

"Dediler ki: 'Şu hayvanların karınlarında olan yavrular yalnız erkeklerimiz içindir, kadınlarımıza haram kılınmıştır.' Eğer ölü doğarsa, o zaman hepsi onda ortaktır. Allah onların bu vasıflandırmalarının cezasını verecektir. Şüphesiz ki O hükmünde hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir." (En'âm: 139)

Bu mantıksız hükümleri kendileri uydurdukları gibi, aynı zamanda bu hükümleri hiç çekinmeden Allah'ın koyduğunu söylüyorlardı.

Allah-u Teâlâ onların bu çirkin iddiâlarını bilir, bu gibi iftiraları kesinlikle cezasız bırakmaz.

"Hoşlarına gitmeyen şeyleri Allah'a nispet ederler. Güzel şeylerin ise kendilerinin olduğunu anlatan dilleri de yalan söylüyor. Hiç şüphesiz ki onlar için sadece ateş vardır ve onlar ateşe sürüleceklerdir." (Nahl: 62)

O ateşin içinde ebedî olarak kalacaklardır.



Müşrikler kendi anlayışlarına göre ekin ve davarlar hakkında gelişigüzel ve dayanaksız hükümler veriyorlardı. Kimi zaman davarların erkeklerini, kimi zaman dişilerini, kimi zaman hem erkeklerini hem de dişilerini haram kılarlardı. Üstelik: "Bunları haram kılan Allah'tır." derlerdi. Dini hükümler inmeye başlayınca, Resulullah Aleyhisselâm'la mücâdeleye kalkıştılar.

Allah-u Teâlâ onların bu iftiralarını reddederek Âyet-i kerime'lerinde şöyle buyurdu:

"Sekiz çift; koyundan iki, keçiden iki. De ki: O, iki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi veya iki dişinin rahimlerinde bulunanları mı haram kıldı? Eğer doğru sözlü iseniz bana ilimle haber veriniz." (En'âm: 143)

Ey münkirler! İddiânızda doğru iseniz ispat ediniz! Cevabınız kuru zanlara, atalarınızın âdetlerine, bâtıl inançlara değil; hak ve hakikate, ilme dayanmalıdır.

"Deveden de iki, sığırdan da iki.

De ki: O, iki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi veya iki dişinin rahimlerinde bulunanları mı haram kıldı? Yoksa Allah bunları size emrederken orada hazır mıydınız?" (En'âm: 144)

Hazır mıydınız da, bunları haram kılmanızı emrederken şâhit oldunuz?

"İnsanları bilgisizce saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurandan daha zâlim kim vardır?" (En'âm: 144)

Gerçekten de bunlardan daha zâlim kimse yoktur.

"Şüphesiz ki Allah zâlimler topluluğunu hidayete erdirmez." (En'âm: 144)

İşledikleri o zulümler sebebiyle onları doğru yola iletmez.



Allah-u Teâlâ müşriklerin iddiâ ettikleri haramlar hakkında delil getirmekten mahrum olduklarını, bu fikirlerinin doğruluğuna dâir bir şâhit getiremeyeceklerini Âyet-i kerime'sinde beyan buyurmaktadır:

"De ki: 'Allah'ın bunu haram ettiğine dair şâhitlik edecek şâhitlerinizi getirin.' Eğer onlar şâhitlik ederlerse, sen onlarla beraber şâhitlik etme. Âyetlerimizi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların hevâ ve heveslerine uyma. Onlar (taptıklarını) Rabb'lerine denk tutuyorlar." (En'âm: 150)

Gerçek delilleri yalanlarlar, yalanda mahzur görmezler, Allah-u Teâlâ'ya bile ortak koşarlar. Bunların yapacağı şâhitlik, yalancı şâhitlikten başka bir şey olmaz.

Diğer bir Âyet-i kerime'de ise şöyle buyuruluyor:

"De ki: Allah'ın size indirdiği, sizin bazılarını haram bazılarını helâl kıldığınız rızıklar hakkında ne dersiniz? De ki: Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?" (Yunus: 59)

Bir takım hayvanları haram saydınız. Bir takım hayvanları da kadınlara haram, erkeklere helâl saydınız. Halbuki Allah size bu hususta bir salâhiyet vermiş değildir.

Haram kılınan şeylere riâyet edilmesi hususunda Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurmaktadır:

"İşte böyle. Her kim Allah'ın yasaklarına tâzim ederse bu, Rabb'inin katında kendisi için daha hayırlıdır. (Haram olduğu) size okunanların dışında kalan hayvanlar size helâl kılındı. O halde murdar olan putlardan kaçının ve yalan sözden çekinin." (Hacc: 30)

Sizler tabiatınız itibariyle murdar ve pis şeylerden nefret edersiniz, o halde putlardan da nefret etmelisiniz.


"Bu eser, Pakistan Devleti tarafından 1997 yılında düzenlenen Dünya Sîret yarışmasında birincilik ödülüne layık görülmüş ve Muhterem Müellif'e bir liyakat belgesi verilmiştir."

ÖMER ÖNGÜT -kuddise sırruh
 
Son düzenleme:
Üst